Bir sağırın sinestezi olması gibidir aşk; müziği duymazsın ama onu hissedersin."
Sinestezi dünyayı algılayış biçimimizin standart olmadığını da gösterir.
Sinestezi, duyuların (bazen de kavramların) birbirleriyle harmanlanmış olduğu bir durumdur ve birçok çeşidi vardır. Kimileri sözcüklerin tadını alırken kimileri sesleri renk olarak görür, kimileri de görsel hareketi işitir. Nüfusun yaklaşık %3 kadarında sinestezinin bir türü vardır.
Sayfa 73 - DomingoKitabı okudu
Reklam
"Hepimiz dünyayı değişik bir yoldan algılıyoruz ama yeteneklerimizin temelindeki olay aynı: Sinestezi.."
Bir sağırın sinestezi olması gibidir aşk; müziği duymazsın ama onu hissedersin.
Sinestezi
Sineztezi, duyuların bazen de kavramların birbiriyle harmanlanmış olduğu bir durumdur ve birçok çeşidi vardır. Kimileri sözcüklerin tadını alırken, kimileri sesleri renk olarak görür, kimileri fe görsel hareketi işitir. Nüfusun yaklaşık %3 kadarında sinestezinin bir türü vardır.
Sinestezi, duyuların (bazen de kavramların) birbiriyle harmanlanmış olduğu bir durumdur ve birçok farklı çeşidi vardır. Kimileri sözcüklerin tadını alırken kimileri sesleri renk olarak görür, kimileri de görsel hareketi işitir.
Reklam
Sinestezi olanlara selam olsun :)
Bir sağırın sinestezi olması gibidir aşk; müziği duymazsın ama onu hissedersin.
Kokladığın şeyi renklerle görebilmek mi tuhaf bir bakıma da güzel
Alef bu kokuları sinestezi sayesinde hem koklayabiliyor hem de renkli bir şekilde görebiliyordu.
İşlevler benim tarafımdan keşfedilmediler, ben bu sahipsiz hazineye sadece rast geldim, zira işlevler aslında çok eski birer olgudurlar. Gerçekten de Doğuda, özellikle Hindistan ve Çin’de çok uzun zamandır var olan binlerce yıllık bilgidir. Ben bundan haberdar değildim, kendi keşiflerimle benzerliklerini çok daha sonra buldum. Orada bu işlevler renklerle tarif edilir, renklerde bir kıymet ve farklı “duygu tonları” belirtir. Böylece farklı işlevler az ya da çok bir mütekabiliyet ile renklere paylaştırılır; sesler de öyledir, örneğin trompet sesi parlak mavi ya da beyazdır, vs. Bazı insanlar belirli duyu uyuşmaları tecrübe ederler, buna sinestezi denir.
Bir sağırın sinestezi olması gibidir aşk; müziği duymazsın ama onu hissedersin."
Reklam
Ama beni, düş gücüme olduğu kadar mideme de vuran bir uyuşukluk sarmış. İki sinestezi arasında dağlar kadar vaktim var. Kalkıp soracak olsalar, benim de canım cevap vermek istese, şu ağır akan kısa dakikalardan; düşüncenin, heyecanın ve eylemin, hatta neredeyse bizzat duyumun şu anki hiçliğinden, paramparça iradenin şu ölü doğmuş çöküşünden daha iyi, daha kısa bir hayat isteyemezdim, bunu düşünmek bir mucize. Arkasından neredeyse düşünmeksizin kendime diyorum ki, insanların çoğu, hatta belki tamamı bu şekilde yaşıyor, daha yukarıda, daha aşağıda, kımıldamadan ya da hareket ederek, ama yüce hedefler söz konusu olduğunda aynı uyuşukluğa kapılarak, tasarılarına böyle boş vererek, hayatın yoğunluğunu böyle azaltarak.
Sayfa 466 - can modern 39. Baskı #yüzyılınkitapları #portekizedebiyatıKitabı okudu
lması daha olasıdır. l. Bölüm'de gördüğümüz gibi en yakın akrabamız olan şempanzenin beyni ile karşılaştırıldığında bile, İnsan beyninde çağrışım korteksi olarak nitelendirilen bölgeler oldukça geniştir. Çağrışım korteksinden çıkıp, belirli duyulara ayrılmış korteks alanlarına giden girdilerin bir şekilde saptırılmaları mümkündür. Kuşkusuz böyle bir senaryo, 4. Bölüm'de göreceğimiz gibi, duyular arasındaki ayrımların daha öğrenilmediği, beyindeki nöronların daha az yaygın olduğu, dolayısıyla da daha esnek ve çok yönlü faaliyetlerde bulunduğu çocukluk döneminde sinestezinin daha baskın olmasına açıklama getirecektir. Anatomiden (fiziksel bağlantılar) ziyade fizyolojideki (nöronların işleyişi) bir bozukluk, aynı zamanda sinestezinin neden şizofreni hastalarında aniden belirebileceğini de açıklar. Öte yandan, sinesteziye tam bir açıklama getirmek olanaksızdır, çünkü öznel bir perspektife; bir bireyin ilk elden deneyimine dayanır. Sinestezi, beynin nihai bilmecesi olan bilincin bir yüzüdür.
Sinestezik kişilerde belirli bir duyunun uyarılması, olağanın dışında bir duyusal deneyimi tetikler: Renkler işitilebilir, biçimler tat kazanır ya da sistematik olarak başka duyusal karışımlar yaşanır. Sözgelimi, bir ses ya da müzik kesiti yalnızca işitilmekle kalmaz, aynı zamanda görülebilir, tadılabilir ya da dokunabilir olur. Sinestezi, farklı
SİNESTEZİ!
Hannah'nın bu özelliğinin ne şiirsellikle ne de me- caz eğilimiyle ilgisi var. Yaşadığı bu algısal deneyimler "sinestezi" olarak bilinir. Sinestezi, duyuların (bazen de kavramların) birbiriyle harmanlanmış olduğu bir durumdur ve birçok farklı çeşidi vardır. Kimileri söz- cüklerin tadını alırken kimileri sesleri renk olarak gö rür, kimileri de görsel hareketi işitir. Nüfusun yaklaşık %3 kadarında sinestezinin bir türü vardır. Hannah, laboratuvarımda incelediğim 6.000'in üzerindeki sinestezik kişiden yalnızca biri; hatta kendisi laboratuvarımda iki yıl süreyle çalıştı da. Sinestezi üzerinde çalışmamın nedeni, bir başkasının gerçeklik deneyiminin benimkiyle ölçülebilir düzeyde farklı olduğunu açık biçimde gösteren az sayıdaki durumdan biri olmasıdır. Sinestezi bunun ötesinde, dünyayı algılayış biçimimizin standart olmadığını da gösterir.
Sonra Bay Kingsley sordu, "Kişinin müzik çaldığında renkleri duyup tatları canlandırabilmesi durumuna ne denir ?" A) Sentez B) Sembiyoz C) Sinestezi D) Sembolizm Sırıttım ve C ye bastım.Bu sadece Bayan V'nin kelime kartlarındaki bir kelime değildi, bu bendim!
423 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.