“Hayatın yükü altında ezilebilir, ondan nefret edebilirsiniz, ama onu küçümseyemezsiniz.”
Bazen okuduğun bir kitap sana hiç de yabancı gelmez. Zaman da geçse toplumun ne algıları ne de kabullenişleri değişmez. Her koşulu kayıtsız şartsız kabul eder ve kısa sürede unutuveririz. Hele ki çalışan beyinler unutmak istemese de çaresizliği kabul eder ve diğerlerine benzemeyi yani kolayı seçer!
Gelelim kitabımıza; bilgili, felsefeye düşkün, iyi bir aileden gelen bir genç, kasabanın akıl hastanesinde yatıyor. Bu hastanede ki diğer hastalar ise daha eğitimsizler. Hastane çalışanları ve hastanenin durumu içler acısı. Yaşlı bir doktor hastanede çalışmaya başlıyor ve genç kahramanımızla uzun sohbetleri ile hayatını tamamen değişiyor. Artık içki içmemeye, ülkedeki olumsuzlukları değiştirmek için düşünmeye başlıyor. Kasabanın ileri gelenleri doktorun delirdiğini düşünerek aynı akıl hastanesine yatırıyorlar ve kısa sürede doktor hayatını kaybediyor.
Yazarımız o dönem Rusya’da ki yönetimi, sınıf farklılıklarını kitaptaki karakterler, kasaba ve hastane ile gözler önüne sermiştir.
Yazar, düşünen, sürüye katılmayan, insanların dönemin yöneticileri tarafından zararlı görüldüğünü ve toplumun bilinçlenmesini engellemek için kişilerin nasıl uzaklaştırıldığını başarıyla eserinde işlemiştir.
Yıllar, yerler farklı olsa da sanırım dünya düzeni değişmeyecek. Keyifle okudum. Okumanızı öneririm.