İnsan,kâinat bütünlüğü içinde bir varlıktır. Bir kez gaflet basınca,insan bir kez kendini kâinattan soyutlayınca;düşüncelerini,duygularını dış dünyadan,kâinattan ayrı telakki eder. Sanki boş bir dünyada yaşıyor gibi davranır. Bu hâle gelen insan,bir çeşit hapishanede gibidir. Kendisini şahsi arzu ve tutkularla sınırlandırır. Oysa insanın merak ve haz dairesi, canlı ve cansız varlıklarıyla bütün kâinatı saracak şekilde derin ve geniştir.