Birkaç ay önce başlamıştım okumaya fakat ondan sonra yarıda bırakmıştım. İyi ki de o sıralar bırakmışım çünkü kitap anlamca fazla katmanlı. Yeniden başladığımda ilk okuyuşumda göremediklerimi farkettim. İlk 100- 150 sayfa boyunca pek olaylı geçmiyor ve okunması yapılan betimlemeler ile biraz zorlaşıyor.
Kitapta ıssız bir adaya düşen orta, üst sınıftan ailelerin iyi eğitimli çocuklarının nasıl vahşete teslim olduğunu okuyoruz. Göndermelerin olduğu bir kitap ayrıca. Deniz minaresi var ve bunu elinde tutan kişi konuşmaya başlayabilir, konuşma özgürlüğüne sahiptir. Fakat deniz minaresi çok hassas, kırılmaya müsaittir.
Karakterlerinde temsil ettikleri kavramlar var. Ralph iyiyi, Jack kötüyü, Simon ise aklı bilimi simgeliyor.
Çocuk deyince herkesin aklında masumiyet belirir fakat kitapta çocuklar üzerinden iyilik, kötülük, liderlik, faşizm gibi kavramları anlattığı için ilk başlarda çok eleştirilmiş ve tepki almış.
Alegorik anlatım benimsendiğinden dolayı dediğim gibi çok katmanlı bir kitap. Dümdüz bir şekilde de okunabilir fakat yavaş yavaş, sindire sindire okumanızı tavsiye ederim. Özellikle sosyolojiye, psikolojiye, toplumların nasıl oluştuğuna ilgi duyuyorsanız bu kitabı kesinlikle çok seveceksinizdir.
Kitabın çevirmeni Mine Urgan’ın son sözü de kesinlikle okunmalı. Mercan Adası’nı okumadığımdan dolayı yazarın o kitapla ne tür bir bağlantı kurduğunu anlamamıştım ve son söz bunun için yardımcı oldu.