bazı sırlar tek kişilik olmalı.
Kişinin DNA'sından fiziksel özelliklerinin ortaya konulabilmesi tarihin daha önceden cevaplanamamış bazı sorularına cevap verebilir görünmektedir. Örneğin mezarı soyulmayan ve tüm hazinesi günümüze kadar gelen ünlü Mısır firavunu Tutankamon'un mezarı İngiliz kaşif Howard Carter tarafından 1922'de bulundu. 1968'de 3 bin 300
Sayfa 173 - dokuzuncu bölüm: gülin karabağ, disiplinlerarası tarih çalışması
Cenâb-ı Hak eğer senin kalbine bir kere nazar edecek olsa, orayı kendi makâm-ı arşı derecesine yükseltir. Oraya ilmin hakikatlerini hediye eder. Orayı ma‘rifet sırlarının hazînesi yapar. İşte o zaman akıl gözüne ezelî cemâl görünür. Hudûs (sonradan olma) özelliği taşıyan her şeyden yüz çevirirsin. Sır gözün, kalp aynanda melekût âlemlerinin adamlarıyla karşılaşır. Ayetlerin hakikatlerini keşfetme/öğrenme meclisinde, fetih gelinleri sır/ gönül gözüne tecellî eder. İşte o zaman himmet levhanda mevcûdat yansımalarının izleri yok olur gider.
Reklam
Halk korkmustu. Dert yanmak, derdini halka anlatmak, Rabbini insanlara şikâyet etmekti. Sordum: "Bu şikâyetler size ne gibi fayda sağlar?" Cevabini verdim: "Onlar size fayda sağlamaz. Kendi başlarina kimseye zarar da veremezler. Onlara itimat ederken Hakk kapisina ortak etmis olursun." Halka gitmek, halk kapisindan medet ummak insani Hakk kapısindan uzaklaştırır. Tevhidî yaklaşımdan uzak her şey celal ile beni titretirdi. "Bu yüzden Hakk'in gazabina çarpilirsinu dedim Musibetleri halka şikâyet eden insanın kalbine perde iner Bugday tenim kızarmıştı. Ellerimi cemaate doğru uzatarak devam ettim: "Musibet cevhere benzer. Arş hazinesi olan bu cevherin ortaya çikmass, musibetin halk ile paylaşılmadan kalpte Hakk ile sirra cristirilmesiyle olur. dar Nasil Hakk'ın verdiği nimetler halkın nazarina gelmemesi için saklanırsa Hakk'in verdiği sıkıntilar da halktan sir perde siyle gizlenirse, halkin diline düşmez, 'ay yazık, vah yazık' gibi süzlerle ärselenmez, halk kul ile Rabbi arasinda neler oldugunu bilmezse musibet, Arş cevherine dönüşür. Halkın diline dü sen musibet Hakk'in cevherine eremez, kömür mesabesinde kalip yalnizca sikimtisinı insana yükler. Çünkü musibeti halka anlatmak itirazdır.
Sayfa 173Kitabı okudu
Ölüyorum şu anda ama sana olan aşkım dipdiridir dipdiri Gideremez hiç bir kaynak sana olan susayış isteğimi Ölümü bir yardımcı gibi çağırıyorum kavuşmak için sana Çünkü benim için sensin, yalnız sensin hazineler hazinesi Zenginlik sensin, zenginliğin ta kendisisin
Sayfa 42
Sen verâların verasısın ,verâ ihtimâlini bile cıldırtıcı nihai verâsındaki sır hazinesi anahtarını taşıyan en büyük esrar cözücüsü...
Reklam
Sanatsal yaratıcılık, var olma imkânlarının türlü oyunlarından ibarettir. Her sanatsal yaratı, aşkın ve kutsal olan ile bir mesele taşır özünde. Ya ona diklenir ve meydan okur, ya da ona teslim olur ve sesini onunla bitiştirerek kâinatın güzelliğini terennüm eder. Sanat, örtülerin kaldırıldığı, gizli olanın aşikâr kılındığı bir
Nefesleri Boşa Harcamak Gaflettir Müslümanın en efdal ibadeti, aldığı ve verdiği nefeslerin boşa gitmemesi ki buna dikkat, hem de çok dikkat etmesi lâzımdır. Tarikat-ı Nakşibendî'de buna çok ehemmiyet verilmiştir. Nefeslerini ve bakışlarını muhafaza edemeyenlerin tarikatte ve hatta şeriatte tekemmüle hakları yoktur. O mârifet-i ilâhiye hazinesi olan kalple tevhîd-i ilâhî hazinesi olan sır âleminin uyanması için insanın gece gündüz kendini kontrol altında tutup boşa nefes harcamaması ve hakiki tevhidden mahrum kalmaması için kendini islah eylemeye çalışması icap eder ki bu, namaz gibi farz-ı ayndır. Çünkü asıl insanlık ve asıl Müslümanlık o vakit tahakkuk edecektir. Bu nefes sahiplerini bulup nefeslerinden nefes almak pek büyük bir lütf-i ilâhiyeye mazhariyettir.
• "Allah’ın sır hazinesi Arş’ın altındadır ve anahtarı şairlerin diline verilmiştir.
İbretlik otobiyografi
İlk tahsilimi, baba yerim olan İstanbulda, Eyyüb sultânda, Reşadiyye nümune mektebinde yapdım. Evimden ve ilk mektebden din terbiyesi, din bilgisi aldım. Halıcıoğlu Askeri lisesi Orta ve Lise kısmında okurken, mekteblerden Kur'ân-ı Kerîm ve din dersleri kaldırıldı. Allahü teâlânın, sevgili Peygamberimizin ve islâm âlimlerinin isimleri
Sayfa 4 - Hakikat Kitabevi
Reklam
Yine Binboğa yöresinden başka bir Kürt-Alevi ozanı Hüdai de, "Tanrı-İnsan" anlayışını akıcı ve güçlü biçimde işler: Gönül sende, sevgi sende, yar sende Sende ara, sende seni bul gardaş Mürşit sende, rehber sende, pir sende Sende ara, sende seni bul gardaş Şehir sende, yayla sende, köy sende Nehir sende, derya sende, çay sende Yıldız sende, güneş sende, ay sende Sende ara, sende seni bul gardaş İsa sende, Musa sende, Tur sende Çözülmeyen gizli gizli sır sende Hakkın büyük hâzinesi var sende Sende ara, sende seni bul gardaş Der Hüdai; akıl, ilim, fen sende Dünya sende, ahret sende, han sende Allah sende, Kur’an sende, din sende Sende ara, sende seni bul gardaş.
Yıldızlar... Ah yıldızlar! Elli yıl onlarla yattı kalktı. Geceleri geç saatlere kadar her bir yıldızın hareketlerini gözlerdi. Fakat heyhat! Kırk yol boyunca yıldızların, kainatın sırlarını öğrendi de ,yeryüzünün, insanların sırrını öğrenemedi .Uzayın sırlarını öğrensem,insanlığın ve yeryüzünün sırlarını da öğrenmiş olurum, der dururdu. Yok yanılmıştı! Elini uzatıp yıldızların sır perdesini araladı da ,insanların, şu nankör insanların, hatta kendi belinden düşen evlatlarının kalp perdesinden içeri giremedi.Amaçları neydi? Öğrenemedi!
Sayfa 78 - İleri yayayınlarıKitabı okudu
Resim