Es-Selam..
Kitabı okudum ve özellikle hadis bölümüne geldiğimde en büyük eksikliğin sahih olup olmama noktasında ''Tahrîc'' yapılması gereğini hissettim.
İncelemelere baktığımda da arkadaşlarımız teknik bakımından gerekli bilgileri vermişler, bu yüzden içeriğe hiç dokunmadım.
Şu şekilde bir yöntem izledim;
Önce hadisleri klasik kaynaklarda tarama
“Ölümün bitmeyen ufkunda yatarken gene sağ,
Bir avuç toprak olurken gene yüksek, gene dağ…”
***
Dolmabahçe sarayı her zamankinden daha sessizdi,
En yakın arkadaşlarının gözleri dolu dolu ona bakıyorlardı,
O günün sabahında herkeste bir huzursuzluk vardı,
Etrafı kalabalık değildi,
Ayağa kalkacak diye umutla bakıyorlardı,
Tüm heybetine rağmen,
"Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. lazım olursa açar okursun. Olmazsa da olsun, bir zararı yok, burada dursun."
Birhan Keskin, fakir kene
"Sabahları kitap mürekkebinin kokusunu içime çekmeyi severim."
Selamlar!
Bugün hem Veba Geceleri için hem de Orhan Pamuk için bir inceleme yazmak istedim. Biliyorsunuz yakın zamanda çıkan bir kitap Veba Geceleri ve bu aralar gerçekten kime sorsam okuyor. Ben de Orhan Pamuk kitaplarının çoğunu okuduğum için, Veba Geceleri de bu ayın okuma planındaydı.
Zaten Pamuk, kitabı salgından önce duyurmuş ve yazdığını da
“Sır insanın esiridir. Açıklayınca insan onun esir'i olur.”
Bir kimse özel paketlenmiş bir söz getirirse ve bunu kimseye söyleme diye tembih etiketini de üstüne yapıştırırsa, artık o sözün emanet olduğunu anlamalıyız. Hakeza sır tutmak büyük bir erdemliliktir.
Tüm bunlar göz önüne alındığında sır tutmanın da önemini anlarız.
“Siyasal bağımsızlık, adlî, ekonomik ve malî hayatımızı yok etmeye ve sonucunda yaşama hakkımızı ortadan kaldırmaya yönelmiş <Sevr Antlaşması> bizce YOKTUR!”
Mustafa Kemal Atatürk (1921 - Atatürk’ün S.D.I1I, s. 16-17)
*
Uyarı: *Spoiler olma ihtimali olduğu iddia edilen bilgiler olabilir. Bunu kabul ederek
Anadan doğma bir kör varmış. Ama hayatını iki gözü gören bir insan gibi yaşarmış. Merak etmiş herkes tabii. Ama o, bu konuda hiçbir bilgi vermemiş. Günün birinde kıramayacağı kadar yakın birisi çıkmış karşısına. Demiş ki 'Sen nasıl oluyor da, iki gözü gören bir adam gibi yaşıyorsun?' Ona cevap vermeden edememiş. Demiş ki, 'Benim, önümde iki tane koç beliriyor. Mesela şu bardağı tutmak istedim değil mi, iki tane koç, bardağın iki yanında duruyorlar, ben ortadan bardağı tutuyorum. Hangi yoldan gitmem gerekirse o iki koçun arasında gidip yolumu buluyorum.' Ama sözünü burada kesmiş. Demiş ki, 'Bunları söyledim, koçlardan birisi kayboldu. Bunu söyledim, ikincisi de kayboldu.' Ve adam günün geri kalan kısmını bir âmâ olarak geçirmiş. İnsanın ayakta durmak için kendisiyle ve Rabbiyle sır olan kısmı, başkasına söylemesi, aleyhine olur. Onun için İslam'da bütün hükümler zahire göre verilir. Rüyalar göreni bağlar.
Bu ay içerisinde okuduğum Türkiye'nin Siyasi İntiharı & Yeni Osmanlı Tuzağı adlı eseri, Cengiz Özakıncı ile tanışma kitabım olmuştu. Kurgu ile harmanlanmayıp, salt inceleme araştırma şeklinde meydana getirilmiş tarih kitaplarını okumayı pek sevmiyorum...Sevmemekten ziyade, okurken daralıp, bunalıyorum.Ama bu kez öyle olmadı..
İlk
Sen çekil saki Hızır gelsin
Ben sen doğmazdan evvel de sarhoş gezerdim
Şiir söyler raks ederdim
Yalpalardı alem tutmak için ellerimi
Ellerim yalpalardı tutmak için ellerini
Sen şimdi çekil saki Hızır gelsin
Gelsin de cesedimi yırtmama yardım etsin
Üzümün kızı Kurtbeyi esir aldı
Kızıl saçlarını savurdu nar çatladı
Sen çekil saki Hızır gelsin
Bende