Bu sabah, benden önce cennete göçmüş bir hemşerimizle konuştuk, öleli çok olduğu için, “Memlekette ne var, ne yok?” diye sordu. “Hiçbir şey yok...” dedim. “Demek, eskisi gibi, değişen bir şey yok...” dedi.
Nesin yayınlarıKitabı okudu
— Ankara’ya gidecektim, çok önemli bir iş için... Taksiye binip Şişhane’ye gittim ki, terminalden uçak bileti alayım. Terminalin kapısı kapalı, camında bir yazı: “Tamirat dolayısıyla kapalıdır. Biletlerinizi Aksaray’daki büromuzdan alabilirsiniz.” Yine bir taksiye bindim, haydi Aksaray... Ona sora buna sora, Aksaray’da Türk Havayollarının yerini
Sayfa 22 - Bu Memleket BatarKitabı okudu
Reklam
O sabah da yine her zamanki gibi önce ev dertlerinden başlayıp ülkenin sorunlarından konuşmaya geçtiler. Hükümet enflasyonu yüzdeotuzda tutacağına sözvermişti, oysa yüzdesekseni buldu. Yüzdeseksen, ha? Peki, ne olacak? Alamanya’ya, Fransa’ya, İsveç’e işçi gönderdik,yine yetmedi; taaa Arabistan’lara, Avustralya’lara işçi gönderdik, yine yetmedi. Şimdi de Sovyetler Birliği’ne işçi gönderilecekmiş. Gitmeye istekli işçiler öyle yığılmışlar ki, sıra kapmak için birbirlerini ezmişler. Allah Allah!.. Yahu, komünist Rusya’ya bile işçi gönderecekler ha? Paranın komünisti, faşisti, dini imanı olurmu arkadaş, para paradır, gelsin de nerden gelirse gelsin. Ben komünistin parasını alıp cami yaptırdıktan, kuran kursu açtıktan sonra bir günahı yok ki... Üstelik sevabı bile var.
Sayfa 15 - Du Bakali N’olecakKitabı okudu
Du bakali n'olecak
Boğaziçi'nin Karadeniz'e yakın Anadolu yakasında, de. niz kıyısı üstünde bir çayevi... O çayevinin hemen bütün niz sterileri hep o semtin insanları olduklarından ve ora ya sık sık geldiklerinden birbirlerini tanırlar. Çoğu da ymeklidir. Emekli olunca konuşmaları doğal olarak çoğunlukla geçim sıkıntısı, pahalılık, sürekli zamlar ve
Sayfa 171Kitabı okudu
Alamanya'ya, Fransa'ya, İsveç'e işçi gönderdik, yine yetmedi; taaa Arabistan'lara, Avustralya'lara işçi gönderdik, yine yetmedi. Şimdi de Sovyetler Birliği'ne işçi gönderilecekmiş. Gitmeye istekli işçiler öyle yığılmışlar ki, sıra kapmak için birbirlerini ezmişler. Allah Allah!..Yahu, komünist Rusya'ya bile işçi gönderecekler ha? Paranın komünisti, faşisti, dini imanı olurmu arkadaş, para paradır, gelsin de nerden gelirse gelsin. Ben komünistin parasını alıp cami yaptırdıktan, kuran kursu açtıktan sonra bir günahı yok ki... Üstelik sevabı bile var.
Nerde okuduğumu şimdi ansıyamıyorum, büyük tiyatrocu Stanislavski anılarında Tolstoy’la ilk karşılaşmasını anlatır. Stanislavski, o zaman dünyada pek ünlü olan bir oyunu sahneye koymaktaymış. Arkadaşlarıyla lokantaya gitmişler. Yemek yerlerken Tolstoy lokantadan içeri girince Stanislavski pek sevinmiş. Tolstoy’un büyük ününün dünyayı sardığı ve sarstığı sıralar... Hemen yanına gidip kendisini tanıttıktan sonra Tolstoy’u masalarına çağırmış. Tolstoy da, adını duyduğu Stanislavski’nin masasına gelmiş. Yemek sırasında, Tolstoy, Stanislavski’ye o sıra neler yaptığını sormuş. Stanislavski de, sahneye koymakta olduğu oyunun adını söylemiş. Öyle tanınmış bir oyun ki, yalnız yazarlar, sanatçılar değil, her aydın o oyunu biliyor. Diyelim günümüzde Beckett’in “Godot’yu Beklerken” adlı oyunu gibi bir oyun. Tolstoy, “Yaa, hiç duymadım o oyunu...” demiş. Bu olayı anlattıktan sonra Stanislavski aşağı yukarı şöyle diyor: “Bu kadar büyük bir cehaleti, ancak Tolstoy kadar büyük bir insan hiç sıkılmadan itiraf edebilir.” Öyledir, insanlar kendileri için çok ayıp sayılabilecek bilgisizliklerini, eylem ve edimlerini bile açıklayabilecek yere yükselebilirler. Ayıp bile onlar için ayıp olmaktan, utanılacak bişey olmaktan çıkar.
Reklam
474 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Portrenin anlattığı, biyografinin söylemediği…
Feridun Andaç’ın yeni kitabının alt başlığı yazınsal tanıklıklar / portreler / kimlikler. Aziz Nesin, Peride Celâl, Bilge Karasu, Melih cevdet Anday, Fazıl Hüsnü Dağlarca, İlhan Berk, Oktay Akbal, Hilmi Yavuz, Doğan Hızlan, Füsun Akatlı’nın da aralarında bulunduğu 40 isim. Vüs’at O. Bener, Leylâ Erbil, Attilâ İlhan gibi haklarında ne yazılsa
99 Yüz
99 YüzCemal Süreya · Yapı Kredi Yayınları · 2019330 okunma
343 syf.
·
Puan vermedi
·
19 günde okudu
Döneminin Önemli Bir Kara Mizah Kitabı
Kitabımız Yaşar Yaşamaz'ın hapishanede arkadaşlarına kendi yaşam hikayesini anlatmasını konu edinir. Yaşar Yaşamaz resmiyette şehit olarak gözükmektedir bu yüzden kimlik verilmemektedir. Bütün bunların yanı sıra Yaşar Yaşamaz'ın başına daha bir çok talihsizlik gelecektir. Okurken düşündüğümüzde aslında bu talihsizlikler gün içerisinde bizlerin de başına gelmektedir. Aziz Nesin, Yaşar Yaşamaz'ın hayat hikayesiyle birlikte Türkiye'deki günümüzde dahi işlemeyen ve bir işkence haline gelen Türkiye bürokrasi sistemini mizahi ve sert bir dille eleştirmiştir. Ve kitabı okurken önemli olduğunu düşündüğüm Karakaplı Nizami Bey kavramını görüyoruz (spoiler olmasın diye açıklamayacağım) Yaşar Yaşamaz'ın hayat hikayesini merak ediyor ve Türk bürokrasi sisteminden rahatsız iseniz kitabı okumanızı tavsiye ederim.
Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz
Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz
Aziz Nesin
Aziz Nesin
Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz
Yaşar Ne Yaşar Ne YaşamazAziz Nesin · Nesin Yayınevi · 200813bin okunma
200 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Victor Hugo'nun bir idam mahkumunun son günü adlı kitabıyla konu ve amaç açısından parallellik taşısa da derdini bu kitaba taş çıkartacak kadar iyi anlatan Aziz Nesin kitabı. Surname bir idam mahkumunun yetiştiği ve ceza aldığı koşullarla, cezanın infazına kadar geçen sürede nasıl bir değişim yaşayabileceğini ve dahi devletin bu cezayı
Surname
SurnameAziz Nesin · Nesin Yayınevi · 2017912 okunma
·
Puan vermedi
AZİZ NESİN’İN SURNÂME’Sİ
Kitapta da yapıldığı gibi kısa bir surname tanımını ekleyelim. Osmanlı döneminde düğün, sünnet, doğum gibi nedenlerle düzenlenen eğlence ve kutlamalara saray şenliği denir. Bu şenlikleri konu edinen manzum veya mensur eserler “surnâme” olarak adlandırılır.
Aziz Nesin
Aziz Nesin
Türk mizah edebiyatının önemli isimlerinden biri; eserlerinde acıları, sevinçleri ve
Surname
SurnameAziz Nesin · Nesin Yayınevi · 2017912 okunma
Reklam
Bana bişeyler yaz, anlat... Ne yapmalıyım? Gelmeden önceki tasarılarım eridi, bitti. Kitap bile okuyamaz oldum. Bu akşam Allahın Kulu İsmail Efendi, Satılmış Bey'in lokantasında bana ziyafet verecek. Niçin biliyor musun? Onun oğlu bizim okulun son sınıfında. Matematikten çok zayıf olduğu için sınıfı geçemeyecekmiş. İsmail Efendi de oğlunu bu okuldan alıp, başka bir ilçedeki ortaokula gönderecekmiş. Çünkü o okulda matematik hocası yokmuş. Yani çocuk, hocası olmadığı için matematik okumadan sınıf geçmiş olacak. Bizim okuldan oğluna nakil kâğıdı istiyor. Müdür de nedenini bildiği için vermiyor. Çünkü çocuklar hangi dersten zayıfsa, babaları o dersin öğretmeni bulunmayan okullara çocuklarını gönderiyorlar. Müdür nakil kâğıdını vermeyip de ne yapacak, nasıl olsa verecek... Ama, belki diyor... Hepimiz belki diyoruz. Allahın Kulu İsmail Efendi, bu geceki ziyafette beni kandıracak da, aklı sıra oğluna müdürden nakil kâğıdı alacağım.İsmail Efendi çok tatlı bir adam. Burda herkes durmadan söver, ama İsmail Efendi'nin ağzından bitek sövgü çıktığı duyulmamış. Çok kızarsa birine, "Allahın kulu!" diye bağırıyor. Onun için adı, "Allahın Kulu İsmail Efendi" kalmış.İşte yine gidip içeceğim. Sonra bu soğuk odaya döneceğim. İçimden hep bağırmak geliyor. Geçenlerde Hıdırlık doruğuna çıktım. Orda kimseler yok. Dağlara bağırdım, bağırdım, ağladım... Sinirlerim bozuldu, ne oldu bana? Ne olursun sık sık mektup yaz. Gözlerinden öperim.
Sayfa 160 - Nesin yayıneviKitabı okudu
DU BAKALI N'OLECAK ?
Boğaziçi'nin Karadeniz Boğazına yakın Anadolu yakasında, deniz kıyısı üstünde bir çay evi... O çay evinin hemen bütün müşterileri, hep o semtin insanları olduklarından ve oraya sık sık geldiklerinden birbirlerini tanırlar. Çoğu da emeklidir. Emekli olunca konuşmaları doğal olarak çoğunlukla geçim sıkıntısı, pahalılık, sürekli zamlar ve
Sayfa 157 - Milliyet YayınlarıKitabı okudu
Ara sıra şimdiki şiirlere bakıyorum da yani, bunlara şiir demeye bin tane şahit ister; şiiri de rezil ettiler.
Sayfa 112Kitabı okudu
Resim