“seviyoruz dedik işte
sorma, ne kadar
baya çok, aşırı şiddetli,
kuvvetli, heybetli, artı hiddetli.
kısaca söylersem, su kadar.
uzunca, mississippi kadar.
şirince, pisi pisi kadar
elimle, gösteriyim mi?
nah bak, şu kadar
ah, huma kuşu kadar
vah, işçi maaşı kadar
tüh, az mı oldu bu kadar?
uzatma işte..
seviyorum dedim,
o kadar
daha nasıl anlatayım
minare arkasına gizlenmiş ay kadar sobelenebilir aşkın.
ya sen?
tahmini ne zaman bana aşık olursun?”
Ah Muhsin Ünlü
Şirince
Kıyamet haberi vardı televizyonda. Genç bir muhabir gözünü kameradan ayırmadan neşeyle anlatıyordu. Şirince diye bir köye çok sayıda turist gelmesi bekleniyormuş. Maya kehanetine göre iki gün sonra kıyamet kopacakmış. Ama sırtı Maden Dağı'na dayalı Şirince'ye bir şey olmayacakmış. Çünkü dağ "M” harfi şeklindeymiş, kıyamet sırasında ortası yarılacak, içinden bir gemi çıkacak, o sırada Şirince’de olanlar bu gemiye binip kurtulacaklarmış. Şirince esnafı turistler için program yapmış. Mayalarla ne ilgisi varsa, Hazreti İsa’yı da dahil etmişler, programda son akşam yemeğiyle İsrafil'den sur dinletisi bile var. Muhabir bir lokantacıya mönüyü sordu. Lokantacı saydı: Ateş çorbası, şeytan dolması, cehennem pilavı. Muhabir kendini tutamadı, güldü. Öbür dünyayı bile gülünçleştiren bu konuşmaya Mürşit de güldü. Ama seyredenler gülmedi. Akıllarının karıştığını hissetti. İnanıyor olamazlar diye düşündü. Olabilirler mi?
Kıyamet haberi vardı televizyonda. Genç bir muhabir gözünü kameradan ayırmadan neşeyle anlatıyordu. Şirince diye bir köye çok sayıda turist gelmesi bekleniyormuş. Maya kehanetine göre iki gün sonra kıyamet kopacakmış. Ama sırtı Maden Dağı'na dayalı Şirince'ye bir şey olmayacakmış. Çünkü dağ "M" harfi şeklindeymiş, kıyamet sırasında ortası yarılacak, içinden bir gemi çıkacak, o sırada Şirince' de olanlar bu gemiye binip kurtulacaklarmış. Şirince esnafı turistler için program yapmış. Mayalarla ne ilgisi varsa, Hazreti İsa'yı da dahil etmişler, programda son akşam yemeğiyle İsrafil'den sur dinletisi bile var. Muhabir bir lokantacıya mönüyü sordu. Lokantacı saydı: Ateş çorbası, şeytan dolması, cehennem pilavı. Muhabir kendini tutamadı, güldü. Öbür dünyayı bile gülünçleştiren bu konuşmaya Mürşit de güldü. Ama seyredenler gülmedi. Akıllarının karıştığını hissetti. İnanıyor olamazlar diye düşündü. Olabilirler mi?
Sırça Köşk
'Sabahattin Ali' deyince yüreğimin orta yerinde bir sızı hissediyorum. Hikayeleri, romanları, şiirleriyle birlikte yaşam ve ölüm hikayesiyle de beni çok etkileyen ve sarsan büyük bir yazar. Kürk Mantolu Madonna'daki büyük aşkın yazarı, Mahpushane Türküsü (aldırma gönül aldırma), Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz, Leylim Ley gibi bestelenip güftesinin kimin tarafından yazıldığını çoğu kişinin bilmediği ve daha bunlar gibi nice güzel şiirin güçlü şairi, insanı derin düşünmeye sevk eden kısa öykülerin sahibi, büyük bir aşkla evlenip aşkına doyamadan çok kafa yorduğu ülke sorunları için yeterince çalışamadan 41 yaşında vahşice katledilen Sabahattin Ali...
❤️ Sırça Köşk kitabı da birbirinden güzel 13 öykü ve 5 masaldan ibaret bir kitap. Türkiye gerçeklerini ustaca ve üstü kapalı eleştirel bir dille anlatıyor yazar ve bu da okuru inceden bir düşünceye sevk ediyor ki öyküler tadından yenmiyor. 🤓
❤️ Türkiye'de sağlık sektörünün tamamen duygusal 🤑 insan hayatının çok pahalı! 💵olduğunu vurgulayan "cankurtaran" ve "böbrek", çok sevdiğim Şirince kasabasının gerçeğini anlatan "çirkince" ve kendi ellerimizde tepemize yıkılmaz sandığımız sırça köşkler inşa ettirip iliğimizi kemiğimizi sömürenlerin masalı "Sırça Köşk" en beğendiklerim oldu. Mutlaka okunmalı, okurken üzerine düşünülmeli...
Ah Muhsin Ünlü
....seviyoruz dedik işte !!
sorma, ne kadar..
baya çok, aşırı şiddetli,
kuvvetli, heybetli ,artı hiddetli.
kısaca söylersem, su kadar.
uzunca, mississippi kadar.
şirince, pisi pisi kadar
elimle, gösteriyim mi?
nah bak, şu kadar
ah, huma kuşu kadar
vah, işci maaşı kadar
tüh, az mı oldu bu kadar?
uzatma işte..
seviyorum dedim,
o kadar
daha nasıl anlatayım
minare arkasına gizlenmiş ay kadar sobelenebilir aşkın.
ya sen?
..tahmini ne zaman bana aşık olursun?