İç bünyesini aracılardan arındıramayan, onları sadece birer aracı olarak göremeyen gizli şirkten kurtulamamıştır. O halde kişi noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah'ı sâfi şekilde birlemek için şirk bulanıklarından ve şäibelerinden arınmak için ondan korkmalıdır.
Sayfa 517 - Huzur Yayınları, 1.Cilt, 5.KitapKitabı okuyor
Ey nefis! Eğer takva ve amel-i sâlih ile Hâlıkını razı etti isen, halkın rızasını tahsile lüzum yoktur; o kâfidir. Eğer halk da Allah'ın hesabına rıza ve muhabbet gösterirlerse, iyidir. Şayet onlarınki dünya hesabına olursa kıymeti yoktur. Çünki onlar da senin gibi âciz kullardır. Maahâzâ ikinci şıkkı takib etmekte şirk-i hafî olduğu gibi, tahsili de mümkün değildir. Hizmet Rehberi - 24
Reklam
Çoğu âlimler gayrimüslim bir kadınla evlenmenin câiz, olduğunu ileri sürmüşlerdir. Yalnız Hz. Ömer bunu doğru görmez. Hz. Ömer'in Halifeliği sırasında İslâm orduları birçok yerleri fethediyor, yeni yeni ülkeleri İslâm devletine katıyordu. Bu arada İslâmın yiğit kahramanları ve bazı sahabeler kitap ehlinden kadınlarla evleniyorlardı. İslâm âilesi ve müslüman nesil bakımından bunu tehlikeli gören Halife Hz. Ömer gayrimüslim kadınlarla olan evlenmeleri hoş karşılamıyordu. Sahabelerden Hz. Huzeyfe bir yahudi kadınla evlenmiş, Halife Ömer kendisine; «Onu salıver» diye yazmıştı. Huzeyfe'nin : «O, haram mıdır?» diye sorması üzerine, Hz.Ömer şöy le cevap vermişti: « Hayır, fakat onların ahlâk bakımından mazbut olmayanlarına tesadüf edeceğimizden korkuyorum.»Açıkça anlaşılmaktadır ki Hz. Ömer, müslüman olmayan bir kadınla evlenmeyi haram görmemiş fakat İslâm âilesi ve müslüman neslin geleceği bakımından tehlikeli bulmuştur. Hz. Ömer'e hristiyan veya Yahudi olan bir kadınla evlenmenin hükmü sorulur. O da: «Allah müşrik kadınları müslüman erkeklere haram kılmıştır. Ben, bir kadının; Rabbim İsa'dır veya (Allah'ın kullarından biri için) falandır, demesinden daha büyük bir şirk tanımıyorum.» şeklinde cevap verir. İslâm hukukuna göre din ayrılığı verasete engel teşkil eder. Buna göre gayrımüslim bir kadın müslüman kocasından miras alamaz. Bu yüzden de onunla evlenmek mahzurludur.
"Oğuz Ünal, kaç bekliyorsun?" "Ben bilmem kıymetli öğretmenimiz. Allah'ın takdiri neyse onu alacağım." "22 evladım. 22!" "Tuvalette ekmek mi kemirdin, Allah'a şirk koşarken kul hakkı mı yedin, dört büyük kitaba diss mi attın, şeytana ruhunu mu sattın anasını satayım. Dinden 22 almak ne lan?" "Sinan Yorulmaz. Sen de 15 aldın... Bravo." "Ben de galiba Oğuz'a bunları yaparken eşlik ediyordum..."
Aracı koymak/şirk
"Gözünüzü açın kendinize gelin! Arı duru din yalnız ve yalnız Allah'ındır! Onun yanında birilerini daha veliler edinerek, 'Biz onlara, bizi Allah'a yaklaştırmaları dışında bir şey için kulluk etmiyoruz.' diyenlere gelince, hiç kuşkusuz, Allah onlar arasında, tartışıp durdukları konuyla ilgili hükmü verecektir. Şu bir gerçek ki, Allah, yalancı ve nankör kişiyi iyiye ve güzele kılavuzlamaz." Zümer 39/3 Bu ayet, şirkin evliya kültü yoluyla yürüyen yıkımına karşı müminleri donatan temel beyyinedir. Evliya maskeli şirkin savunucuları bu yedek ilahlarını 'Allah ile bizim aramızda yakınlaştırıcı ve şefaatçi' diye pazarlamaktadırlar.(Zümer 3;Yunus18) Kur'an bunun bir şirk oyunu olduğunu söylemekte ve Kaf suresi 16. ayet ile Zümer 44. ayette bu iddianın dayanağını temelden yıkmaktadır. O ayetlere göre, Allah insana şah damarından daha yakındır ve şefaat tümden ve sadece Allah'ın elindedir.
İbadette Vahdaniyet (Allah'ı Birlemek)
Kul, ibadet ederken. Allah'dan başkasına yönelmemelidir. Bu da iki şeyi gerekli kılmaktadır. a) Kul, ancak ve sadece Allah'a ibadet etmeli, O'ndan başkasının ilahlığını kabul etmemelidir. Kim, Allah'a ibadet hususunda bir şahsı veya birşeyi Allah'a ortak yaparsa, o kimse Allah'a şirk koşmuş olur. Yine kim. Allah'a yapılan herhangi bir ibadet hususunda, yaratanla yaratılanı eşit tutarsa, o kimse, Allah ile beraber başka ilahlar icadetmis olur. Yaratıcının tek olduğuna inansa dahi... Allah Tealâ şu ayette buyurmaktadır ki: "Yemin olsun ki, eğer onlara "gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, mutlaka "Allah" (yarattı) derler." Müşrik Araplar, göklerin ve yerin yaratıcısının, sadece Allah olduğunu, kabul ediyorlardı. Buna rağmen "Allah'a ortak koşanlar" diye isim diriliyorlardı. Çünkü onlar, Allah ile birlikte başka şeylere de tapıyorlardı. B) Allah Tealâ'ya, Peygamberlerinin dili ile beyan ettiği şekilde ibadet etmemiz lâzımdır. O'na sadece vaciplerde veya müstahaplarda yahut O'na itaat ve sükretmeyi hedef alan mubah şeylerde ibadet edilmemelidir. İbn-i Teymiyye şöyle der: "Dua etmekte ibadetlerdendir. Fakat her kim ölülere veya dirilere dua edip yalvarırsa ve onlardan yardım beklerse, o kişi, dinde bid'at icadetmiş olur. Alemlerin Rabbi olan Allah'a ortak koşmuş olur ve müminlerin yolundan başka bir yol tutmuş olur. Yine kim, yaratılanları vasıta yaparak Allah'dan birşey dilerse veya O'na yemin ederse, Allah'ın göndermediği bir bid'at icadetmiş olur."
Sayfa 229 - Hisar yayıneviKitabı okuyor
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.