Saydıklarımız der ki; “Sabır ile dut yaprağı atlastan kumaşa döner.” Ne kadar da doğru söylerler. Keza bu Babil’de ölüm İstanbul’da aşk’ta da öyle bir şeydir. Peki doğru olan neydi. Dağ başında fütursuz bir meyve iken kazanlarda kaynayıp, ateşler de yanıp kağıt olmak mı? Yoksa üzerine kıymetli, kerametli sözler yazılan bir eser olmak mı? Hangisi
Gençtim işte şehrin o yatık raksından incinen yine bendim
gelip bana çatardı o ruh tutuşturucu yalgın
onunla ben
hep sevişecek gibi baktık birbirimize.
bir kez öpüşebilseydik dünyayı solduracaktık
.(Münacaat’tan… İsmet Özel)
“İnsanların ve meleklerin diliyle konuşsam, ama sevgim olmasa, ses çıkaran bakırdan ya da çınlayan zilden farkım