Bilmiş ol ki! Hakikatı insânlarda arayan, dalâlet çölünde şaşırır. Eğer hakikat yolcusu isen Hakk'ı bil ki, ehlini bilesin. Eğer yalnız insânlar arasında ün alan fazîlet derecelerine bakar ve bununla kifâyet edersen, Sahâbeyi ve onların üstün mevki'lerini unutma. Bu andığımız kimseler de onların üstünlüğünde reybirliğine varmış müttefiktirler. O Sahâbeler ki, derecelerine değil, ayak tozlarına bile erişilmez. Böyle iken bunların fazîleti kelâm ve fikh ile değil, belki âhiret yolunu gösteren ilimleriyledir. Resûllerin Efendisi yüce Peygamberimizin de şehâdet ettiği gibi, Hz. Ebû Bekir (R.A.)'in fazîleti fazla namâz kılması, fazla oruç tutması, çok rivâyet edip çok fetvâ vermesi, veyâ kelâmcılığı ile değil, ancak kalbine yerleştirilen bir sırr iledir. Sen de bu sırrı ara. Çünkü değer taşıyan kıymetli cevher budur. Görünüşe aldanarak tafsili uzun olan bazı sebebler ile insânların saygı gösterdiği kimselere boş ver. Peygamber Efendimiz (S.A.) aralarından ayrıldığı, Allahu Teâlâ'yı bilen binlerce Sahâbe'yi (Allah onlardan râzı olsun) öğmüştür. Halbuki onlardan ancak bir tanesi kelam sanatını bilmiş ve hemen on küsürden başkası fetvâ bile vermemiştir.