Evren yaklaşık 13,8 milyar yıl önce Büyük Patlamayla başladığında ortada karbon yoktu. Evren öylesine sıcaktı ki, mevcut olan tüm madde proton ve nötron adı verilen parçacık formundaydı. Başlangıçta eşit sayıda proton ve nötron bulunuyordu. Ancak evren genişledikçe aynı zamanda soğumaya da başladı. Büyük Patlamadan yaklaşık bir dakika sonra sıcaklık aşağı yukarı bir milyar derece - Güneşin sıcaklığının yüz katı kadar- düştü. Bu sıcaklıkta nötronlar, daha fazla protona bozunmaya başlarlar. Eğer durum tamamen bundan ibaret olsaydı, bu durumda evrendeki maddenin tamamı çekirdeğinde tek bir proton bulunduran en basit elementten, eşdeyişle hidrojenden oluşurdu. Gelgelelim nötronların bir kısmı protonlarla çarpıştı ve çekirdeğinde iki proton ile iki nötron bulunduran, hidrojenden sonraki en basit elementi, yani helyumu oluşturmak üzere birbirlerine yapıştı. Fakat erken evrende karbon ya da oksijen gibi daha ağır elementler oluşmamıştır. Yalnızca hidrojen ve helyumdan yaşayan bir sistem inşa edilebileceğini düşünmek oldukça zordur; kaldı ki erken evren, molekülleri oluşturmak üzere atomların bir araya gelmesi için hâlâ oldukça sıcaktı.
Mobbing Bank Diyor ki;
Canımızı yakan insanları yaşamımızdan çıkarmak, canımızı yakan sistem ve dayatmaları yıkma fırsatı vermesi gerekirken sadece insan değiştirme çabası olarak kaldı. Şimdi sadece yoğurdu üfleyerek yiyoruz yalnız ölümü gösteren bizi sıtmaya çok kolay ikna eder oldu. Yaşam mesafemiz bunu tersine çevirmek için yeterli mi? Ölümü gösterip sıtmaya razı edenler bunu hesap etmiyor mu sanıyorsunuz? Önder Karaçay
Reklam
236 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 10 days
Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş Bilinmeyen bir zaman. Bilinmeyen bir mekan. Bilinmeyen bir ülke. Karakterlerin kişilerden değil, kurumlardan oluştuğu biraz ezoterik, biraz ütopik bir roman.
Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş
Ölüm Bir Varmış Bir YokmuşJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınevi · 202011.9k okunma
·
Not rated
Bir yerdə kiçik adamların böyük kölgələri varsa, deməli orada günəş batır demişdi Çin mütəfəkkirlərindən biri. Kafkanın obrazı böyük kölgələrə malik balaca məmurların yaşadığı Qəsrdəki bürokratiyanı, avtoritar düzəni aşmaq, onun arxasındakı işığa, həqiqətə çatmaq üçün mübarizə aparır. Haradan gəldiyi, əsl işinin nə olduğu və hətta adı belə
The Castle
The CastleFranz Kafka · Penguin Classics · 20199.9k okunma
·
Not rated
Bir yerdə kiçik adamların böyük kölgələri varsa, deməli orada günəş batır demişdi Çin mütəfəkkirlərindən biri. Kafkanın obrazı böyük kölgələrə malik balaca məmurların yaşadığı Qəsrdəki bürokratiyanı, avtoritar düzəni aşmaq, onun arxasındakı işığa, həqiqətə çatmaq üçün mübarizə aparır. Haradan gəldiyi, əsl işinin nə olduğu və hətta adı belə
Şato
ŞatoFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20179.9k okunma
Acıyı birebir başkaları yaşamıştı, biz çocuklarsa bu acınının devamında gelen sağırlığın, duyarsızlığın, körelmenin tam bir temsilcisi olarak yetiştirildik. Sistem tarafından bilinçli olarak cahil bırakıldık.
Reklam
Kişisel olarak, insanlıktan istifa ediyorum: İnsan kalmayı ne istiyorum ne de becerebiliyorum. Şu halimle başka ne yapabilirim ki; toplumsal, siyasal bir sistem üzerine mi çalışayım, yoksa zavallı bir kızı mutsuz mu edeyim? Çeşitli felsefi sistemlerin tutarsızlıklarının ardına mı düşeyim, yoksa hem ahlaki, hem estetik bir ideali gerçekleştirmeye mi çalışayım? Tüm bunlar gözüme saçma görünüyor, hiçbir şey bana çekici gelmiyor.
Şu kâinattaki sistem ve mekanizmayı istediği zaman "Kün feyekûn" emriyle yaratan Rabbini yeterince tanıyamadın mı acaba? Görmüyor musun, bir örümceğin ağıyla düşmanları uzaklaştıran, bir asa ile denizi ikiye ayıran, kuşlar ile fili yenebilen bir Allah'a samimi dua ettikten sonra nasıl olur da senin nasibini buldurmaz? Var mı böyle bir ihtimal? SEN RABBİNİ TANIMIYORSUN, TANIMADIĞINDAN DA ÜMİTSİZLİĞE DÜŞÜYORSUN!
“ Sistem içine içine devamlı çöküyor. Yeryüzünde gördüğümüz her şeyin temelinde bir enkaz . Tüm medeniyetler kendilerinden önce yıkılmış başka medeniyetlerin üzerine kurulu. Geçmişin kaderi gelecekte mütemadiyen tekrarlanıyor. İnsanlar baştan beri yeni şehirlerini hep yıkılmış eski şehirlerin üzerine kuruyor. O yüzden en modern yapının bile hücrelerinde yıkılmış eski bir yapının izi var. Yara gibi. İnsan , o yaraların ıslaklığında yaşayan parazittir. Hayal kırıklıklarıyla geleceğe dair umutlarının birbirine göbekten bağlı olmasını umursamadan, yenenle yenilenin aynı şey olduğunu kaale almadan, çökmüş hayatların üzerine çöke çöke kurduğu yeni hayatları kutsamak için uydurduğu metinlere tapa tapa geldiği şu medeniyet noktasında , tarihin asalağı olarak var olmaktan başka seçeneği yoktur.”
1,000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.