Düşünsenize; bir sivrisinek için rutin olan, Afrika'daki bir çocuk için sıtma nin başlangıcı belki de... Ya da senin için yaşam kaynağı olan, bir baş kası için intiharının sebebi... Senin korktuğun ölüm, savaştaki bir asker için cennetin anahtarı belki de... Ya da senin aşk dediğin, bir palavra benim için... Yani bu dünya, yaşamlar diyorum, bir garip be azizim...
64 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 20 hours
Amok koşucusu, Afrika ve Malezya'da görülen bir cinnet durumudur. Amok koşucusu depresif ve karamsar ruh halini büründükten sonra birden saldırgan bir hale geçer ve sonucu ölüm olana kadar herkese zarar verir. Sevdiği kıza kavuşamamak, yoksulluk gibi nedenlerde ortaya çıkabilir. Sıtma hastalığının ise en tehlikeli yan etkisidir. Hikayemizde ise bir doktorun vicdani sorumlulukları ile kişisel duyguları arasında kalması anlatılıyor. Bir gün Hint Adaları'nda görev yaparken doktorun evine bir kadın geliyor ve doktordan bir yardım talebinde bulunuyor. Doktor ise bu yardımı reddediyor. Ne var ki, reddettikten sonra vicdan azabından kurtulamıyor. Bir nevi hikayemizdeki doktor da Amok koşucusu misali amaçları uğruna canından olmayı göze alıyor. 60 sayfalık, 1-2 saatte okuyabileceğiniz ilginç bir hikayeydi. Amok Koşucusunun ne demek olduğunu bu hikaye üzerinden anlamak bana keyif verdi. Okuyacak olanlara keyifli okumalar dilerim
Amok Koşucusu
Amok KoşucusuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021112.4k okunma
Reklam
Konya, insanı ya bir sıtma gibi yakalar, kendi alemine taşır, yahut da ona sonuna kadar yabancı kalırsınız. Meram bağlarının tadını alabilmek için ona yerli hayatın içinden gitmek lazımdır. Konya tıpkı 'Mevlevilik' gibi bir nevi ' initiation' ister.
kızamık kızıl sıtma çiçek sanırdım aşkı gördüm de insan kılığında felaket şaştım vay anasını
Birçok şeylerin aleyhindesiniz. Gazete yırtıyor, kitap yakıyor, profesör ve rektör dövüyorsunuz. Fakat sevdiğiniz nedir? Neyin uğrunda, neyin lehinde bağırıyor, heyecanlanıyorsunuz? Bunu daha hiçbirinizin ağzından duyamadık. Evet ikide bir "Yaşasın Türk milleti" diye bağırdığınız oluyor, ama bu Türk milletinin yaşaması için bir şey yaptığınızı, birazcık gayret sarf ettiğinizi göremedik. Milletlerinin sahiden yaşamasını isteyen memleketlerde olduğu gibi, sizin rahatınızdan, maddi nimetlerinizden keyfinizden, eğlencenizden fedakârlık ederek korkunç bir sefalet ve gerilik içinde kıvranan milletinizi yaşatmağa çabaladığınız duyulmadı. Bakın çocuklar... Şuna buna kahrolsun demekle millet yaşamaz. Millet, sizin salonlarda toplanıp cezbeli dervişler gibi çırpınmanızı değil, kendisine elinizi uzatmanızı bekliyor. Yazın plajlarda, çalgılı bahçelerde safa süreceğine köylere, fakir mahalle dağılıp kendisini cehaletten kurtaracak şekilde onunla meşgul olan gençleri gözlüyor. Kitap yırtan değil, kerpiç kulübelere kadar kitap götüren aydınları, gazete çıkarıp eline ulaştıran idealistleri bekliyor. Pek çok olan boş zamanlarında yurdun bin bir köşesine dağılıp orağa, harmana yardım eden, veremle, frengi ile sıtma ile trahom ile savaşa atılan, kafası da kolu da halkın emrine verilmiş milliyetçi gençliği arıyor. Bunun dışında kalan gençlerin ne milliyetçilik ne de milletle ilgisi yoktur
Çocukken sıtma geçirdiğimi öğrenen doktor, bağışıklık kazandığımı söylemişti. İlk o zaman öğrenmiştim dertlerin vücudu güçlendirdiğini...
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.