Merhabalar,
Kimilerinin çok sevdiği, kimilerininse siyasi ve fikir ayrılıkları sebebiyle nefret ettiği, bence Türk edebiyatının çatısını oluşturan eserler vermiş Peyami Safa'dan bahsetmek istiyorum. Kendisi bütün hayatını kalemini kullanarak kazanmış, bütün hayatı acılarla, mücadeleyle, yoklukla geçmiş buna rağmen bulunduğu koşulları sonuna
Kitap temelde ava gidenin avlandığı mücadeleyle geçen bir kovalamaca öyküsünü anlatıyor. Ama ebeveyn-çocuk ilişkileri ve dostluk üzerine de çok önemli alt mesajlar içeriyor. Tilkiye Hanımın Tilki Bey’e duyduğu sevgi ve minik tilki yavrularının babasıyla olan diyalogları benim içimi öyle bir ısıttı ki… Dayanışma, birbirini dinleme, fikirlere değer
Bu anaç binada her şeyden çok sevdiği, ruhuna can katan ve sefil halde mağarasının içinde kapalı tuttuğu zavallı kanatlarını açmasını sağlayan, onu ara sıra da olsa mutlu edense çanlardı. Onları seviyor, okşuyor, onlarla konuşuyor, onları anlıyordu. Köşedeki sivri çan kulesinin çan takımından ana kapının dev çanına kadar, hepsine şefkatle bağlıydı. Köşe deki çan kulesiyle iki ana kule onun için, kendisi tarafından yetiştirilen ve yalnızca kendisi için öten kuşlara ait üç büyük kafesti adeta. Oysa onu sağır eden de aynı çanlardı ama anneler de çoğunlukla onlara en çok eziyet çektiren çocuğunu sever.
O genç adam elinde yalnızca bir çantayla, tek başına, kafasına estiği şekilde seyahat ediyordu. Hedeflediği özel bir yer yoktu. Trenle seyahat ediyor, ilgisini çeken bir yer olduğunda orada iniyordu. Konaklayacak yer buluyor, şehri geziyor, istediği kadar orada kalıyordu. Canı sıkılınca yine trene biniyordu. Adamın tatilini geçirme tarzı buydu.
Bu kitap; "Bir kitap okudum, hayatım değişti..." derecesinde etkili olamasa da: "Bir kitap okudum, çok (belki de 'en') temel şeyleri sorgulamam değişti..." şiddetinde bir etki yaratacaktır. Neden?
-Takipçilerim içinde çok sayıda Öğretmen olduğunu biliyorum ama-
Sadece okullar konusunda, 3-4 sayfalık tespit ile tüm sistemi