Ne ölüm, ne de hayat! Hiçbiri kovalamıyor beni rüyalarımda. Hiçbirinin eli bana değmiyor. Çünkü ceplerimde hiç olmadıkları kadar. Varlığıma nedensizlikten delirdim ben. Hiçbir nedeni kendime yakıştıramadığımdan. Hepsini giydim. Hiçbiri olmadı. Hepsi dar geldi. İnansaydım herhangi birine, uğruna gerekirse dünyayı kan gölüne çevirirdim. okyanuslar kırmızı olurdu. Pıhtılaşmış kanlardan siyah dağlar yükselirdi. Ama inanamadım. Bir türlü inanamadım... Bütün hayat bir ilüzyon. Benim gibi, Kayra gibi...
"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
YouTube kitap kanalımdaki Azerbaycan edebiyatı videosunda bu muhteşem kitabı önerdim: ytbe.one/FM7RoOXGSok
Hayatımda ilk kez Azerbaycan edebiyatı okuyorum ve bana başlıktaki cümleyi kurduran muhteşem bir kitap önermek istiyorum bugün size: Beş Katlı Evin Altıncı Katı.
Hayatınızda hiç Anar Rızayev diye bir yazar duydunuz mu? Açıkçası ben
Sinema-edebiyat ilişkilerindeki başarılı yapımları, tavsiye film listesi haline getirmek için öncelikle
Edebiyat Atlası ‘ndan bir alıntıyı daha önce paylaşmıştım.(#46533729)
Romanlardan sinemaya aktarılan filmlerde eserin aslına ne kadar sadık kalındığı yoruma açık olmakla birlikte
“Siz ne yapıyorsunuz?” diye sesimi yükseltmiş olacağım ki hepsi birden bana baktı. Adnan Komiser de gayet sakin bir şekilde “Beyefendinin telefonunda öldürülen kadınların çekilmiş fotoğrafları var ve bunu beraber yapmış olabilirler.” dedi. Şaşkınlıktan ne diyeceğimizi bilemez halde etrafımıza bakındık. “O telefonu Cesare getirdi size. Kendi yapmış olsa ayağıyla buraya gelir mi?” diye sordum. Adnan Komiser yine hiç istifini bozmadan; “Anlayacağız Müberra Hanım ama her ihtimali değerlendirmemiz lazım. Biz de işimizi yapıyoruz. Siz en iyisi avukatınızla görüşün.” dedi. “Sizin katilleri yakalamanız gerekli.” diye yine hiddetli bir şekilde söylemiştim. Adnan Komiser bu sefer sakinliğini koruyamadı ve; “İsterseniz sizi de alalım.” dedi.