tedirginlik her zamanki gibi var. büyüyor. küçülmüyor. sonra arkadaşlarımızdan birkaçı arka arkaya ölüyor. henüz kırk yaşlarında insanlar. daha güzel yaşamlara duyulan özlem ve bekleyişi onlarla birlikte gömüyoruz. daha güzel yaşam diye bir şey yok. daha güzel yaşamlar ötelerde değil. daha güzel yaşam başka biçimde değil. güzel yaşam burada. taksim alanı'nda. turşu, pilav, simit, çiçek, kartpostal satan, ayakkabı boyayan siyah kalabalık içinde. trafik tıkanıklığından yürüyemeyen arabalar, egzoz kokusu, alana yayılan sidik kokusu, gözlerimiz, duygularımız önünde açılan bu kara kalabalıktan başka yerde, daha başka biçimde bir güzel yaşam yok. güzel yaşamın sınırları, ölen, gömülen arkadaşlarımızın yaşadığı kadar.
(...)
"yalnızca bu mahallenin güzellikleri, yaşamak, yaşamın tadına varmak için yeterli. onu, ölümden alıkoymaya yetmeliydi bu doğal veriler", diye düşünüyorum.