"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
“Tûti-i mu’cize-gûyem ne desem lâf değil
Çerh ile söyleşemem âyinesi sâf değil”
Nef'î
Kendi içinde bir serüven yaşayıp fildişi kulelerde romanını tamamlamak yerine tebdil-i kıyafetle hayatın içine karışıp gözlemler yapan ve bunu romanlarına yansıtan bir yazar olan Kaan Murat Yanık'ın,
Emile Zola, natüralist yazarlardan, hatta bu akımın öncülerinden demek doğru olur. Yahudi asıllı Dreyfus isimli yüzbaşıyı savunduğundan dolayı ülkesi Fransa yı terk edip, İngiltere de yaşamak zorunda kalmıştır. Daha sonra yaşamının ilerleyen senelerinde bu davadaki tutumun doğru bulunması ve davanın tersine dönmesi nedeniyle ülkesine tekrar
Uzun bir süredir öykü ağırlıklı okumalar yapmaktayım. Daha önce paylaşmış olduğum bir alıntıda yer aldığı gibi (#69389465), ben de herkesin bir öyküsü, şiiri, şarkısı olması gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle okumuş olduğum 164 tane öykü kitabının içinden bana dokunan öyküleri bir ileti altında paylaşmak istedim.
Bu
Öyle bir kitle var ki, bu kitlenin düşüncesi her şeye muhalefet olmak. Siyah ayakkabı ister, neden daha koyusunu getirmedin derler. Daha koyusunu getirirsin, bu da çok koyu oldu ya derler. Sürekli bir eleştiri yaparlar, ama kendilerine çözüm önerisi sorulduğunda; onu da ben mi bulayım yahu, hem bak ben öbür tarafı da şöyle şöyle eleştiriyorum
“Meclisteki bireyler açıkça kitapları yakmanın işe yaramadığını, yazarların yakılması gerektiğini söyledi.”
Jean-Jacques Rousseau
*
Yazının icadından; Kil tabletlere, Kil tabletlerden; Rulo Papiruslara, Kodekslere, İpek Yazmalara, Kitaplara… Dünden, bugüne ve yarına... Ateşin çemberinden, kitabın tarihine bir
Kararmış siyah gecede seni düşünmekteyim. Varlığının güzelliği beni büyülerken senden ayrı kalmak beni aynı zamanda yıkmakta. İçimden gelse söküp atacağım seni ve sana âit her duygu kırıntısını. Eski günlerin kırıcı saatleri yok olsa, beni kalbine uyarlar mısın tekrar? Mâzinin güzelleği umrumda değil inan, içimi ısıtan gözlerini göremedikten sonra
Sabah ofise gelince çalışan arkadaşlarımızın birisinin masasındaki yarım simidi görünce aklıma geldi lise anıları. Yarım simitle lise anısı mı olurmuş demeyin ha, nele neler. Anlatayım efendim.
1990’lı yılların ilk yarısına denk gelir benim lisede okuduğum yıllar. ( O zaman doğan çocuklar şimdi otuzuna gidiyor ya, amanın! ) Ordu’da Teknik
Yıkım hangi nesnenin felaketi değildir ki! Hele ki insanda olursa yıkım hem fiziki hem de ruhani bir çöküşün mimarıdır.
Biri der ki kar bana Noel’i hatırlatır. Kar yaşamamış, hayatı tahayyül etmemiş bir insana, akla elbet Noel’i hatırlatır. Bilmiyorum nedendir lakin kara kaplı kitap bana boyuna karı anımsattı. Çünkü kar yokluktur, çaresizliktir
(Bu oldukça uzun bir hikayedir.. Pardon, incelemedir. Hazır mısınız? :)
Durun!! Durun!!
Kalkmış olamaz tren…
Anlatacağım neden geç kaldığımı..
Yıldızlı gözlerimde neden bunca isin, yorgunluğun düştüğünü.. Bu pespaye halimi, bu yaralarımı, bırakın şu trenin kolunu tutacak mecali, tüm o yolları aşıp nasıl geldiğimi..
...
Trene bindim, Ülkeme
“Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk
Hiçbir yere gitmiyor” (
Edip Cansever).
Dünya edebiyatında hayranlık duyduğum en büyük yazarlardan biri de
Lev Tolstoy’dur. Nasıl insan ruhunun derinliklerini Dostoyevski’nin eserlerinden öğreniyorsak, bir toplumun ruhunu da Tolstoy’un eserlerinden okuyoruz. O, kendi toplumundan hareketle çocukluktan gençliğe, aileye,
Yaşanmışlıklarımı hatırladıkça içim ürperiyor, geçmişimin her anını kar gibi beyaz kodlamışım; temiz, saf ve soğuk. Gözlerimin önüne gelen kar beyazı anılar, kar tanesinin tenimize düştüğünde erimesi gibi usulca eriyip gözlerimden süzülüyorlar. Yılın ilk kar yağışını gördüğümde çocuk gibi mutlu olsam da yaşanmışlıklarımın izleri yaralarımı kanatıyor...
Genellikle şiir ve biyografi alanında eserler veren yazarımız Sivas'lıdır. Ankara Üniversitesi/ Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitiren yazarımız Edebiyat öğretmenliği, editörlük ve yayın yönetmenliği yapmıştır. İlk defa tanıştığım yazarımızın bu eseri(
Acıdan Siyah ) Ahir Zaman Karşılaması ve Kiraz Rüyası olmak üzere iki bölüm otuzbeş şiirden
Gönülde hissettiğim yazdığımla bir benim
Madem kabir topraktır bedenim kabir benim
Ahirete kalmasın aman ha hesap kitap
Her gece, gündüzüme münker ve nekir benim
Vücudum henüz dolu dizgin, ruhumsa bitap
Mânânın ekseninde hor benim, hakir benim
Var oldum aşık oldum, aşık oldum var oldum
Bir esrarlı soruyum, izâhım nedir benim
Her göğe eren dağın zirvesinde kar oldum
Bilmedim ki aczimi arttırır kibir benim
Koca alem tertemiz, bembeyaz bir sayfaysa
O koca sayfadaki siyah nokta, kir benim
Dilime sen düşersin gökte bir yıldız kaysa
Sana vuslat yegane dilediğimdir benim
-ali