Güzel bir soru?
B. de Jouvenel, siyaset biliminde hayli ün kazanmış olan bir kitabında otorite olgusunu tarif etmek için şu betimlemeyi yapıyor: "Bize 'gel' deniliyor ve geliyoruz. 'Git' deniliyor ve gidiyoruz. Tahsildara, jandarmaya, subaya itaat ediyoruz. Kuşkusuz bu adamların bizatihi şahıslarına baş eğiyor değiliz. Peki, ya onların amirlerine? Oysa ki, onların karakterini hor gördüğümüz, niyetleri hakkında kuşku beslediğimiz de oluyor. Peki, nasıl oluyor da bu adamlar bizi harekete geçirebiliyorlar?" ....
Devlet yönetilenlerin itaatsizliğine karşı etkin bir biçimde işleyen bir örgütlenme biçimidir. Nitekim, Max Weber devletle ilgili olarak yapmış olduğu ünlenmiş tanımında bir siyasal kurum olarak devletin başlıca özelliğinin şiddeti bir araç olarak kullanma yetisine sahip bir örgütlenme olduğunu vurgulamaktadır.
Reklam
Ahlâkı esas alan bir dinsel düşünceyle batıl bir inanç arasında ayrım yapmayan sosyolog, iyi bir istatistikçi olabilir ama din sosyolojisi hakkında hiçbir şey konuşamaz. ~ S. 8-9 ~
Sayfa 9 - Liberte Yayınları – 1. Baskı ~ Mart 2003, ANKARAKitabı okudu
2020 GÜNCEL KİTAP OKUMA LİSTEM
Es-Selam Dostlar! Öncelikle şunu belirtmeliyim birbirinden çok farklı türde kitaplar okumayı seviyorum ki her anlamda farklı tarzdan kitapların okunması gereğini şiddetle savunuyorum. Hatta genelde aynı anda birden fazla kitap okuyorum ve eş zamanlı okuduğum kitapların konularının ve türlerinin farklı olmasına özen gösteriyorum. Örneğin bir
142 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 5 days
Bourdieu bu kitabında bilimin bile sorgulanması ve sosyolojisinin yapılması gerektiğini savunur. Bilimin kendisini yüceltmek ona en büyük zararı verir aslında. Bana göre bayağı ağır yazılmış bu kitabın en anlaşılır kısmı takdim bölümüydü. Takdim kısmında Batıda ve ülkemizde varolan bilim sosyolojisi anlayışına bir eleştiri vardır. Türkiye'de ampirik çalışma karşıtı bir algı olduğundan saha çalışmaları ikinci plana atılmaktadır. Topluma inmeden sadece teoriler üzerinden toplumsal yapıyı anlamaya çalışmak sosyolojinin en büyük problemlerindendir. Zaten birçok sosyoloji öğrencisi de bu durumdan şikayetçidir aslında. Ve yine sosyologların önemli olan sorunları, konuları çalışmak yerine popüler olan konulara yönelmelerini eleştirir. Medya ve iktidar sahte problemler oluşturarak gerçek sorunların üzerini örter. Sosyologlar bu duruma aldanmamalıdır. Bourdieu, iktidarın her alanda hegemonyasını gösterdiğini belirtir. Bilim gibi rasyonel bir yapıda da göstermektedir. İktidar ve otorite üzerinden ilerleyen bir alan vardır. Hiçbir alan tesadüfen bir konuya değinmez, o alandaki iktidarın yönlendirmesi konuları belirler. Bilim iktidar ile iyi ilişkiler kurabilir ancak onun güdümüne girerse itibarını kaybeder. Günümüz problemlerine değinen Bourdieu, bir sosyoloğun nelere dikkat etmesi gerektiğini eleştirel bir dille anlatmış. Kitapta sanırım çeviriden kaynaklanan çok uzun cümleler var. Bu da konuyu anlamayı güçleştiriyor. Özellikle Sosyoloji öğrencilerine ve sosyolojiye ilgi duyanlara tavsiye ederim. Keyifli okumalar...
Bilimin Toplumsal Kullanımları
Bilimin Toplumsal KullanımlarıPierre Bourdieu · Heretik Yayıncılık · 201337 okunma
Müslümanlar dini görevlerini devletten bağımsız olarak yürüten Katolik Kilisesi gibi muhtar bir dini kurum kurmuş olmadıkları için laiklik Türkiye'de dinin resmi bir müessese halinden çıkarılmasından öte bir anlam taşıyordu. Fransa'da din ve devlet zaten iki ayrı kurumsal idare yönünde işlemekteydi ve sonunda toprak hukukunda ayrıldılar. Türkiye'de laiklik devlet politikası haline geldiğinde ,devletin bir uzvu vücudundan koparılmış oldu.
Reklam
340 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.