Depremin yarattığı ruhsal çöküşü aşamama ve ülkenin cehalet bataklığına düşmesi nedeniyle kendimi sorumlu hissederek bir süredir politik paylaşımlar yapmaktaydım. Lord Byron “Bir damla mürekkep bir milyon kişiyi düşündürebilir.” sözüne beni inandırmıştı ancak bu topraklarda “İnsanları kandırmak kandırılmış olduklarına ikna etmekten daha kolaydır” sözünün etkisi egemen. Bu yüzden ben kendi kabuğuma dönüyorum, kulaklarıyla sesimi arayanlar haricinde kimseye hakikatlerimi anlatamayacağım. Ben dünyaya inanmıyorum, neslimi sürdürmek adına bu tımarhaneye yeni kurbanlar getirmeyi düşünmüyorum. Siyaseti sizin çocuklarınızın istikbali ve var olan bütün gençlerin hayalleri, politik şaklabanların süslü masalarına meze olmasın diye konuşuyordum. Benim hiçbir şeyim yoktu dolayısıyla hiçbir şey kaybetmedim. İnsanlara sefaleti armağan eden, kutsallık atfettikleri iktidarlarla onları başbaşa bırakıyorum. Siyaset televizyondan girip yatak odalarına, aile arasına kadar girmişken huzuru, barışı ve kardeşliği özler hale geleceğiz. Önemli değil en azından namaz kılan bir dünya liderimiz var. Sitem etmiyorum, ideolojiler kimseye öfkelenmeye değmezler. Ne söylediysek nefretten değil sevgidendi.
Bundan sonra sessizlik konuşacak.
Esenlikler.