Keyifle okuduğum, aynı zamanda okurken çok duygulandığım bir kitaptı..Bu Adaletin, bu hassasiyetin Ömer(r.a)'den sonra yeryüzünde kimsede bulunmamış olduğuna kanaat getirdim..Adaletin gerçekten ne kadar hassas bir terazi olduğunun farkına vardım..Hz.Ömer'in yalnız siyasi bir deha değil, sosyal anlamda da müthiş bir insan olduğunu anlamış oldum..
Ancak kitabı tenkit noktasına gelecek olursak -haddime değil ancak belirteyim- anlatılan tüm olayların sonunda aynı ibareyi kullanması bir iticilik oluşturmuş..Ve şahıslardan bahsederken her satırda sıfat kullanmış, ve aynı sıfatları kullanması sıkıcılık yaratmış zannımca..
Yine de bu kitabı beğendim ve çok şey öğrendim..Sürç-i lisan ettimse affola..
İstikamet
Müslüman bir devlet adamında bulunması gereken özelliklerin hepsine sahip, Fatih Sultan Mehmed'in cihat anlayışını, Kanuni Sultan Süleyman'ın adalet anlayışını, Sultan Abdülhamid Han'ın milli ekonomi ve siyaset anlayışını kısacası Osmanlı ecdadımızın yüzyıllardır uyguladığı devlet ve ümmet anlayışını herşeyi pahasına savunan bir siyasî deha...
Dünyada zulüm nizamını yayan, herşeyin kendilerini için yaratıldığını düşünen yahudi ve masonları, Zulüm düzenini yaymak için kurdukları siyonizmi, Müslüman ülkelerin zenginliklerine sahip olmak için kurdukları sömürü düzenini ve bu amaç doğrultusunda müslüman ülkelerden eksik olmayan terörizm belasının aslında kaynağının aynı olduğunu çok iyi analiz eder bir lider...
Kalkınmak için, kapitalist ekonominin kölesi olmamak için iğne ipliğinden ağır savaş makinelerine, yerli tohum üretiminden tank uçak üretimine kadar her konuda yerli üretime, milli ağır sanayiye ne kadar önem verdiğini ve bu uğurda ne mücadeleler verdiğini ve hangi komik gerekçelerle batı hayranı devlet adamlarımız tarafından nasıl engellendiğini anlatan müthiş bir kitap...
Avrupa Birliğini şiddetle reddeden, adil dünya düzenini kurmak için bütün insanlığa kucak açabilecek bir islam birliğinin gerekliliğine değinen ve bunun için birçok girişimde bulunan ve çabalayan bir islam aşığı...
(Kendi yorumum: Keşke Erbakan hoca o zamanların Türkiye'sinde değilde şimdi olsaydı. Keşke Cumhurbaşkanımızın şu anda sahip olduğu güç Erbakan hocada olsaydı ve ya Cumhurbaşkanımız, Erbakan hocanın istikametine tam bağlılıkla devam edebilse öyle zannediyorum ki herşey çok çok farklı olurdu.)
”Bu Ülke”, Cemil Meriç’in okumuş olduğum beşinci kitabı. İlk kitabına başladığımda, geç kalmış olmanın verdiği rahatsızlığı peş peşe okuyarak telafi etmeye çalışıyorum. Daha önce Cemil Meriç’in dünyasından payıma ne düşmüşse üç tane incelemeyle paylaşmıştım.
Cemil Meriç’in izlerini takip etmeye devam ediyorum.
Yeni bir kitaba başlayacağımız
Kent hayatı dışında yaşayan , taşra insanlarını ve onların para ile olan ilişkisi incelenmiştir. Balzac Grandet Baba'nın varolan servetinin kendi çabası ile değil başkalarının sırtlarına basarak kazandığını belirtir. Grandet Baba Dönemin siyasi koşullarından büyük bir hinlikle güçlüden yama tavır almış ve Fransız devrimi koşulları onu zenginleştirmiştir. Grandet baba yaşadığı çevrde büyük bir ticari deha olarak görülmekte ve onun öbe sürdüğü gelişnelerin dışına çıkılmamaktadır. Grandet karakteri dışardan çok mutlu olarak bakılmakta aslında çok sefil bir hayat sürmektdir. Paraya olan düşkünlüğü sosyal ilişkilerinde sadece bir homo economicus tavrında hareket etmesine sebebiyet vermiştir. Baba grandet'in cimriliği bize Moliere'nin cimrisini hatırlatır. Bolluk içinde sefalet çekmesi bu kadar olsa gerek. Eugenie grandet aşk ilişkisi kötü bir sonla bitmesi ve babasının vefatı büyük bir servet ama mutsuz bir hayatla başbaşa bırakılmıştır.
Daimi Onderimizle ilgili yerli, yabancı yazarlardan olmak üzere çok sayıda kitap okudum. Ancak, İlber Ortaylı hocamızın bu yapıtı gerçekten takdire değer nitelikte...Atatürk gibi tarihe damgasını vuran, Türkiye’nin kaderini değiştiren bir deha ile ilgili kitap yazmanın gerçekten çok zor olduğu gözönünde bulundurulduğunda; İlber Ortaylı hocanın bu kitabının ne kadar değerli olduğu daha iyi anlaşılacaktır diye düşünüyorum. Yüzlerce kaynağa dayandırılan kitapta; Atatürk’un sadece bağımsızlık savaşındaki becerilerini değil aynı zamanda, Turkiye Siyaset Tarihi, Cumhuriyet donemi, yeni bir devletin kurtuluşu ve kuruluşu, yeni devletin sosyo kültürel gelişimi, devrimleri, ekonomik yapısı gibi bir çok konuda önemli bilgiler aktarılmıştır. Hatta Atatürk öncesinde Osmanlı dönemindeki siyasi ve kültürel yapı ile padişahların bu dönemdeki yaptıkları/yapamadıkları ile önemli tarihsel olaylara da yer verilmiştir. Atatürk’un kişisel özellikleri ve ozel yaşamıyla ilgili de önemli bilgilere yer veren yazarın bu konudaki en önemli vurgusu ise kulaktan dolma gerçek dışı bilgilerin Atatürk’e zarar vermekten çok O’nu daha da güçlendirdiği yönünde olduğudur. Ve son söz, yazarın da dediği gibi Atatürk’suz bir tarih düşünülemez...Keyifli okumalar...
Merhaba arkadaşlar. Oldukça güzel bir kitabımızı daha sona erdirirken hemen söylemem gereken bir durum var. Bu kitap 304 sayfa değil, 192 sayfa. Maalesef yetkili olduğum halde bu durumu değiştiremiyorum ama olsun ziyan yok. Tarih sevmeyen arkadaşlar bir de uzun diye merak ettikleri kitabı bırakmasınlar. 192 sayfa nedir ki, hemen bitiyor gözünüz
