Kitap on üç bölümden oluşuyor. Yazar öncelikle Çanakkale'nin askeri ve siyasi açıdan öneminden bahsediyor. Savaşı ise Çanakkale deniz savaşları, kara savaşları ve hava savaşları olmak üzere üç aşamada yer yer düz yazı ile yer yer şair olmanın ayrıcalığını ortaya koyarak şiirlerle anlatıyor.
Yazar Çanakkale'de yaklaşık 253.000 şehit verme sebebimizi Alman Komutan Liman Von Sanders'in askerlerimizi yanlış yönlendirmesine bağlıyor. Bana göre bu iddiasını getirdiği delillerle de çok güzel bir şekilde ispat etmeyi başarmış.
Yazar tamamı kendine ait Çanakkale hakkında yazdığı birbirinden güzel şiirleriyle milli ve manevi duyguları adeta coşturuyor. Bu şiirleri için ise ayrı bir bölüm ayırmış.
İnsan Çanakkale şehitlerinin yazmış olduğu mektupları okurken göz yaşlarına hakim olamıyor. Kitapta vatanımızın ne büyük fedakarlıklarla kurtarıldığı on üç bölümde çok güzel bir şekilde anlatılmış.
Kitaptaki tasvirler de oldukça güçlü. Seyit Onbaşı'nın anlatıldığı şiirde insan kendini savaşın içinde bulunuyor bir an. Bence okunması gereken güzel bir eser.
Türkiye'de çok enteresan şeyler yaşanıyor sayın seyirciler!
Resmen yüzde 98'i Müslüman olan ülkede, en önde gelen üniversitelerden birinde, Müslümanlar gizli gizli cami yapmak çabası içine girmişler.
Bundan daha sarsıcı ve şaşkınlık verici olan şey, Ülkede etkin şekilde habercilik yapıp sürekli olarak "özgürlük", "eşitlik",
Çanakkale savaşları ile ilgili onlarca kitap arasından bu eseri seçmemde yazarlarından Şahin Bey'in çok uzun yıllarını Çanakkale üzerine harcamış olması etkili olmuştur. Kitapta yer alan krokilerin dijitallerine de kare kod ile ulaşılabiliyor olması çok önemli bir yenilik olmuş. Ayrıca her anlatımdan sonra siyasi, askeri ve stratejik açıdan olaylar değerlendirilip yorumlanarak konuya dair geniş bir bakış açısı verilmiştir. Çanakkale savaşlarına giriş yapmak isteyenlere şiddetle tavsiye ederim.
“Onlar tuzak kurdular. Allah da tuzak kurdu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.” (Âl-i İmrân Sûresi, 3/54) âyetinin sırrı ile Allah (c.c.) onların hesaplarını altüst etti ve tuzaklarını başlarına geçirdi.
Hiç şüphesiz boğazlarımız uluslararası ilişkileri dikkate aldığımızda bu ilişkilere yön vermede çok önemli bir rol oynamış, tabiri caizse bir odak noktası konumunda olmuştur.
Bugün Paris'de ele alınan en önemli somut çatış ma noktalarından ilki, Edirne ve Boğazlar sorununa sıkı sıkıya bağlı olan İstanbul'un yazgısı sorunu, ikincisi de İzmir'in geleceğidir. Daha önce de değinildiği gibi, İstanbul bugün aslında bir İngiliz sömürgesidir ve İngiliz kapitalistleri bu mevkiyi olabildiğince 'uzun süre