Gazetelere bakıyorum. Hep Tatar sözleri, hep Tatar kelimeleri Rus harfleriyle yazılmış (...) Neden bilmem, bir çocuğun sınıfta karatahtaya Rus harfleriyle Tatarca yazan elini görür gibi oluyorum. Küçük bir el; vücut, kafa, göz yok; yalnız zayıf bir el gözlerimin önünden gitmiyor. Ağlamak, hayır, gülmek istiyorum. Mektuplarında, babama, bana eski destanlarımızdan birkaç satır gönder diye yazacak olsam, babam bana, "Siyer-i Nebi"yi, "Çora Batır"ı bu harflerle mi gönderecek?
İslamiyet, Peygamber Efendimiz'in hayatından başka bir şey değildir. Ona benzemek, o ne yaptıysa yapmak, o ne emretti ise onu yapmak ve yasaklarından uzak durmak. Bunu gerçekleştirmek için ise Peygamberimiz'in zihinlerde teşekkül etmesi ve bu görüntünün tek taklit merkezi olarak devamlı olması, tek denetleyicisi olarak kaybolmaması... Bize sürekli olarak onu göstermiyorlarsa, biz sürekli olarak onunla olalım. Onu anlatan makbul siyer kitapları okumak ve yaygınlaştırmak, yapılacakların, diğer modellerden kaçmanın en kestirme yolu...
İnsanlar 3'e ayrılır:
1- Allah'ı bilen alim.
2- Kurtuluş yoluna koyulan öğrenci.
3- Bu ikisi dışında kalıp her çığırtkanın peşine takılan, her esen rüzgâra göre yön değiştiren mide düşkünü gruptur. Oysa ilim maldan daha üstündür. Çünkü ilim seni koruduğu halde malını sen koruyamazsın. İlim harcandıkça arınarak gelişir, oysa mal harcandıkça tükenir. Âlimler dünya durdukça yaşarlar. Gerçi vücutları yok olur ama hatıraları kalplerde yaşamaya devam eder.
Got Elî ta ez nebêjim bavê xwe
Dînê te qebûl nakim ej qelbê xwe
Got heger nakî qebûl û bawerî
Tu neke îfşa vî sirrî li her derî
Çû Elî xerk bûye ket behra xiyal
Wî ji nefsa xwe kirî çend sûal
Ma gelo Xaliq dema te çêkirî
Ma dibe ku pirs li bavê te kirî?
Heqqê te nîne dibawerya Xweda
Tu bibî pirsa xwe hêla bav û da
Zû Elî rabûye hate ba resûl
Şehde daye dînê îslam kir qebûl