Herkese merhaba . Bugün size harekete geçmenizi sağlayacak bir kitabın yorumuyla geldim .
Hayatınızın rutine bindiği dönemler neler yapıyorsunuz?
Hayatının farkında olmadığın yani Hayatını Park Ettiğin bir dönem oldu mu hiç?
Hayat bir döngü ve biz insanlar da bu döngünün içinde kendimize yer edinmeye çalışan varlıklarız. Umut etmek, mutlu
Biliyorsunuz, para her kötülüğün kaynağıdır.. O da, paranın tipik bir ürünü.
Rearden, Francisco’nun bu sözü duyabileceğini sanmamıştı, ama genç adamın ciddi ve nazik bir gülümsemeyle oraya döndüğünü gördü.
“Demek paranın her kötülüğün kaynağı olduğunu düşünüyorsunuz,” dedi Francisco d’Anconia. “Peki, paranın kökünün ne olduğunu hiç sorguladınız
*_Düşünce_
_Buda: Her şey düşüncedir. Ne düşünüyorsak o oluruz. Bize düşüncelerimiz şekil verir. Hepimiz düşüncelerimizden doğarız. Bu dünyayı yaratan, zihnimizdir. Bu dünyayı bir hava kabarcığı, bir serap gibi düşün. Dünyayı böyle gören kişiyi ölüm görmez. Biz, içselliğimizin meyvesiyiz. İçimizde ne varsa biz oyuz. Bizi biz yapan zihnimizdir.
Herkese merhaba . Bugün size kendimizle bizi yüzleştirecek harika bir kitabın yorumuyla geldim .
Karşılığında dilediğiniz her şeyin gerçek olacağı söylense,mutluluk ayaklarınızın önüne bir kırmızı çuvalın içinde sunulsa hayatınızla kumar oynar mıydınız?
Sizinle bir oyun oynayalım mı?Size iki tane çuval vereceğim. Kırmızı çuvaldan ne
Umutsuzluğa düştüğümüz ne çok an oluyor dimi şu hayatta? Daha ne kadar imtihan edileceğiz diye düşünüp dururuz. Peygamberimizin bile büyük imtihanlardan geçtiği şu hayatta bizim yaşadıklarımız ne ki? Tek yapmamız gereken sabırlı olup, dua etmek ve Allah'a güvenmek. Hep derim derdi veren Allah dermanını da verir. Bu dünyaya neden geldik diye de sorgularız çoğu zaman. İçimiz de yaşamak için en ufak bir kırıntı kalmamıştır. Ancak hala nefes alıyorsak demekki mücadelemiz bitmedi ve bir şekilde hayatımızı devam ettirmeliyiz. Biz insanlar durmadan düşünür bazı soruların cevaplarını arar dururuz. Bu süreç hiç bitmez. Cevabını bulabildiğimiz sorular içinde onları tamamlamak için elimizden geleni yapmalıyız. İmtihan dünyasında olduğumuzu unutmadan yaşamalı ve Allah'a layık bir kul olabildik mi diye düşünmeyi de unutmamalıyız.
Yazardan okuduğum ikinci kitap. İlk kitap gibi bu kitapta bana o kadar iyi geldi ki. İnsanın içini huzur kaplatan bir kalemi var yazarımızın. Yaşadığımız bu dünyada ahiret için yaptıklarımızı, gelip geçici bir hayat olduğunu anlatan bir kitap. Özellikle tevekkül etmeye vurgu yapan kitap şu üç günlük dünya da yaşadığımız her şeyin bizim imtihanımız olduğunu hatırlatıyor. Yazar kitapta kendi hayatından da kesitlerde bulunadak anlatılanları destekliyor. Asıl kendimizi bulmaya yardımcı olacak hayatımız da sorguladığımız veya isyan ettiğimiz birçok konu hakkında bizlere ışık tutacak bir eser. Tavsiye ederim.
Yeterlilik. Yetmek. Yeti. Yet. Günlük hayatımızda sık sık duyduğumuz bir kelime yeterlilik. Yemek için bu kadar salça yeterli, oyun için bu sistem özellikleri yeterli, benim için bu yeterli, yeterlilik sınavı, o kadar para kime yetmez ki, puanım yetmiyor, bu konudaki bilgim yetersiz, ehliyet, kabiliyet…Derinden derine hayatımıza kök salmış olan
İyi bir kitabı her okuyuşumuzda o kitabın bambaşka yönlerini keşfederiz, farklı bir bakış açısı geliştiririz, başka bir pencereden bakarak daha önce o pencereden bakmış insanlara
ortak oluruz. Bence bu farklılığın en önemli nedeni o kitabın sayfalarını çevirdiğimiz
her seferde kendimizde gerçekleşen değişimin farkına varmamızdır. İnsanlar
“Yüzeyde kalma! Daha derinlere bak!”
Biri miyiz hiçbiri miyiz binlercesi miyiz ?
Bunu size sordurtacak kadar cesur bir karakter ile tanıştım. VİTANGELO MOSCARDA yok yok GENGE mi demem gerek ?
Hayatınız tek düze ilerliyor her şey önceki günden farksız ve bunu değiştirecek gücün de aslında o kadar büyük olmadığını düşünün. Sadece karşınızdaki
Demek paranın her kötülüğün kaynağı olduğunu düşünüyorsunuz,” dedi Francisco d’Anconia. “Peki, paranın kökünün ne olduğunu hiç sorguladınız mı? Para bir mübadele aracıdır. Ortada değiş tokuş edilecek ürünler, onları üretecek insanlar olmazsa, para da var olamaz. Para aslında, birbiriyle iş yapmak isteyen insanların, değere karşı değer verme
Dostoyevski’nin Ezilenler kitabında toplumsal bir olaydan,ezilenlerin ezilen bir halktan çok,konusu aşk ağırlıklı bir romanla karşılaştım.Hala kitabın etkisinde olduğum için neresinden başlayacağımı bilemiyorum.
Romanı okurken anlatıcının baş kahramanlarından biri olan,İvan Petroviç(Vanya) olduğunu ve bu kişide Dostoyevskinin