Ya siyah vardı ya da beyaz.
Benim hayatım da griye yer yoktu.
Ya mutsuzdum ya da umutsuz.
Ya aydınlıktım ya da karanlık.
İşte ben buydum, ya vardım ya da hiç yoktum.
Size bir şey anlatmak istiyorum efendim dedi annemin beni okula götürdü ilk günü anımsıyorum. o ilk kez oğlundan ayrılıyor ve biricik çocuğunu hiç tanımadığı bir kimsenin ellerine emanet ediyordu. çok heyecanlıydı ve bende ondan aşağı kalmıyordum. beni size teslim ederken ses titriyordu. sonra çıktı ve kapının eşiğinden bana el salladı gözleri yaş doluydu ağlıyordu o sırada siz bir elinizle anneme bir işaret yaptınız öteki elinize göğsünüze koydunuz sanki ona "bana güvenin!" demek istediniz. Annemin bütün duygularını, düşüncelerini anladığınızı gösteren ona cesaret veren sevgi, koruma ve hoşgörü anlatan bakışınızı hiç unutmadım. Her zaman kalbimde yaşattım. Torino'dan buraya bu nedenle geldim 40 yıl sonra size olan borcumu ödemek için. Ve işte karşınızdayım size teşekkür ederim öğretmenim.
Ama yasak bölge bina ve tesislerinin ötesindeki yol üzerinde
olan lokanta şöyle dursun, California Bakım Laboratuvarları’nın
çıkış rampasına bile varamadılar.
Üniformalı bir haberci düzgünce katlanmış beyaz bir kâğıt parçasını
uzatarak onu durdurdu. “Bu sizin için, Mr. Hamilton.
Albay T. E. Edwards size vermemi söyledi.”
Hamilton eli
.... Ve siz bunların hepsini izlediniz mi ? Hayvanların sizde mi zalimsiniz ? İnsanların yaptığı hibisizde bana acıyarak bakan seyircim mi olmak istediniz? İnsan en gaddar hayvandır...
Kupa Meyhanesi’nde tek bir müşteri vardı:
Devlet güvenlik örgütünde görevli sivil polis Bretschneider.
Meyhaneci Palivets bardakları yıkıyor, Bretschneider de onu kapana
kıstırmaya çalışıyordu, ama boşuna. Palivets, ağzı bozuğun tekiydi.
“Göt”ten, “bok”tan, “sıçmak”tan başka laf bilmezdi.
Ama aslında mürekkep yalamış adamdı;
önüne