Avusturyalı yazar Stefan Zweig (1881-1942), Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu orijinal adıyla Brief einer Unbekannten adlı öyküsünü 1920’li yılların ilk yarısında kaleme almıştır.
Yazarın hayatına yer vermeyeceğim, doğrudan kitabımızın incelemesine geçelim.
Kitabın mektup türündedir. Bir yazarımız var ve ona bir mektup geliyor. Gelen mektup
Kitaba hakaret etmemek için kendime hakim olmam gereken bir inceleme olacak.
İlk önce konusundan sonra da görüşlerimden oluşacak spoilersız bölümüm. Sonra spoilerlı bölümde konuşacağım.
SPOİLERSIZ BÖLÜM:
Kitabımızın konusu:
Baş karakterimiz Alina ve onun arkadaşı/sevgilisi Malyen Karanlıklar Efendisi'nden uzak bir hayat süremeye çalışırlar.
Bir gün birisi çıkar karşınıza. Öyle sıradan birisi değil, tüm dengenizi altüst edecek birisi.
Size “aradığım aşkı buldum. Zeusun benden ayırdığı eksik parçam tamamlandı” dedirtecek birisi. O da size karşı aynı hisleri duyuyorsa BİNGO :)
Artık tüm aklınız, dikkatiniz hep onun üstündedir. Yanınızda değilken bile bir şeyler yaparken her an
"Ben keyif aramıyorum. Tanrı'yı istiyorum, şiir istiyorum, gerçek tehlike istiyorum, özgürlük istiyorum, iyilik istiyorum. Günah istiyorum.’’ (s. 238)
1. Ütopya’dan Distopya’ya Geçiş
Distopik bir eseri inceleyebilmek için öncelikle, hem distopyaların ortaya çıkmasında büyük payı olan ütopyayı hem de distopyayı tanımlamak gerekir.
(Bu oldukça uzun bir hikayedir.. Pardon, incelemedir. Hazır mısınız? :)
Durun!! Durun!!
Kalkmış olamaz tren…
Anlatacağım neden geç kaldığımı..
Yıldızlı gözlerimde neden bunca isin, yorgunluğun düştüğünü.. Bu pespaye halimi, bu yaralarımı, bırakın şu trenin kolunu tutacak mecali, tüm o yolları aşıp nasıl geldiğimi..
...
Trene bindim, Ülkeme
"Düşünce ve yazıda özgür olmak isterim, dünya davranışımızı yeterince sınırlıyor."
Wolfgang Van Goethe
______
Osman Şahin'in okuduğum ikinci kitabı oldu. İlki otobiyografik öğelerin ağırlıkta olduğu Kolları Bağlı Doğanlar kitabıydı. Selam Ateşleri- Ay Bazen Mavidir kitabında birbirine yer yer tema, konu veya ele alınan duygu
Adı Leyla. Mecnun'u olmayan Leyla. Daha doğrusu Mecnun'u bir gün ansızın askere gidip parkta tek başına bırakılan Leyla. En doğrusu konfeksiyon atölyesinde patron Hayri Bey'in tecavüz ettiği Leyla. Ailesinin para karşılığında -sözde kocası- Remzi'ye sattığı Leyla. Kocasının her içtiği gün tecavüz ettiği fakat yaşadığı tecavüzlerin tecavüzden
gencmuslumanlar.com/irade-terbiyesi...
Bu kitap Genç Müslümanlar sayfasından gelen bildirimle karşıma çıktı. İsmini gördüğüm anda almam
gerektiğini biliyordum. Ben de günümüzdeki çoğu insan gibi zaman yönetiminde zorlanan kurduğu düzeni sürdürebilmekte sıkıntı yaşayan biriydim. Maruz kaldığım caydırıcı etkenlere
İskandinav Mitolojisi , incelemesini nasıl yapacağımı düşündüm.Bu konu, bana fazla bir şey katacağını düşündüğüm bir konu değildi.Merakım da yoktu.Sırf şu önemsiz konuda da bilgim olsun diye okudum yalan olmasın.Anladıklarım da komikti.Önyargılı girişmesem de ilk başta bu konuya, neticede durum öyle oldu biraz.
Odin, Thor, Loki gibi mitolojik karakterleri filmlerde şurada burada görmüşsünüzdür.İşte İskandinav mitolojisinin tanrıları bu arkadaşlar.Ama desen ki tanrıya yakışan tavırlar var mı bu arkadaşlarda bakalım anlatayım görün sizde.Odin mesela tanrı ama bilge olması gerektiği için tek göz kalıyor.Kendisi tanrı ama hep bir sınavda.Hep bir denenme sürecinde.Kime sınanıyor.Kim sınıyor.Daha üst bir yaratıcı da var sanırım dersiniz okusanız.18 ay korkularından duvar örüyorlar. Savaştan korkuyorlar. Thor isimli tanrı ise çekici olmadan tam bir tanrıcık.Gelinlik giyiyor çekici kurtarmak için ama o devasa adama kimse yaavv erkek olabilir mi bu adam acaba demiyor.Tanrıya utanmadan gelinlik giydirmişler yani İskandinavlar. Ilizyon falan da yapıyorlar. Kısaca bir türlü odaklanamadım.Hatta kitabı okurken dedim ki yaavv helal olsun şu yazar arkadaşa işi gücü bırakmış bunu araştırmış.Ama tabi güzel satış yakalamış kitap.Önemli olan eğerki tabi buysa.
Neyse ben okudum boş işte.Siz okumayın.Daha ne diyim size .Birde buradan Viking sever biri olarak Ragnar a selamlarımı iletiyorum.
İlhan Arsel’le cahiliye dönemine gidip dönem hakkında yanlış fikir sahibi olabilmek için çok ideal bir kitap. Alternatif tarih arıyorsanız el kitabınız olabilir. Birkaç iddiayı örnek olarak vereceğim.
İlhan diyor ki, kız çocuklarını gömmek yaygın değildi kız çocuklarının doğuşunu talihsiz saymak gelenekte yoktu. Dakika bir gol bir. Evet her evde
Dünyadaki bütün kadınlar uyursa ne olur? Peki Türkiye'de uyursa ne olur? Çoğu türk kadını "şöyle bir yatağıma yatsam uyusam yıllarca uyandırmasalar" diye söylenmiştir. Hatta bence ev kadınları ayakta uyur, ayakta ölür. Sevgili King kadınların bu durumunu düşünmüş sanırım ve şu kadınlara uyanmayacakları bir uyku yazayım, üstlerine de
Beyninizi daha iyi çalıştırmanın yolları :
1-İnsan beyninin ayaktayken ve açık havadayken yaklaşık yüzde 10 daha fazla çalıştığı düşünülmektedir.
Önemli kararlarınızı alırken kapalı alandaysanız,''volta atmayı''deneyebilirsiniz.
2-Yürüyerek kolları sallamak beynin performansını olumlu etkiliyor.
Önemli kararlarınızı açık
https://1000kitap.com/Ottomaans kod adlı okurun paylaştığı iletiye ve
Ahmet Altan ‘a cevaptır. #40288569
Öncelikle, benim tarafımda engelli değilsiniz Semra Hanım, buyurunuz gelip cevap yazınız, ama gelmezsiniz, gelirseniz beklerim…
Ahmet Altan’ın tarih bilgisi nedir bilemem ama zaten