+ Dünya üzerinde öpülmeye itiraz edecek hiçbir kadın olmadığını düşünüyorsunuz? - Pek az. + Bayan Worsley onu öpmenize müsaade etmeyecektir. - Emin misiniz? + Fazlasıyla - Onu öpsem ne yapardı sizce? + Ya sizinle evlenirdi ya da eldiveniyle suratınıza bir tane çarpardı. Böyle yapsa tepkiniz ne olurdu? - Ona aşık olurdum. Muhtemelen. + O halde onu öpmeyecek olmanız büyük şans! - Bu bir meydan okuma mı? + Bu havaya atılmış bir ok. - Denediğim her şeyde başarılı olduğumu bilmiyor musunuz? + Bunu duyduğuma üzüldüm. Biz kadınlar kaybedenlere bayılırız. Çünkü bize yaslanırlar. - Siz kazananlara taparsınız. Onlara yapışırsınız. + Biz onların kelliklerini saklamaya yarayan defne tacıyız.
“Eğer bir şeyden eminseniz,” dedi, “başka bir şekilde düşünmeye zorlayın kendinizi, yanlış ya da aptalca olduğunu bilseniz bile. Bir şey okurken yalnızca yazarın ne düşündüğüne kafa yormayın, durup siz ne düşünüyorsunuz ona da kafa yorun.“
Reklam
208 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 9 days
Kitabı yıllar önce okumuştum. Televizyonda Salinger ile ilgili bir filme denk gelince far ettim ki bende yarattığı duyguları çok iyi hatırlıyor olmama rağmen kitabın konusunu pek anımsamıyordum. Bu nedenle yeniden okumaya karar verdim. Kafamdaki ilk soru "aynı tadı yeniden alabilecek miyim?" oldu. Kahramanımız Holden ergenliği çok zor geçiren 16 yaşında bir genç. Üstelik kardeşini kaybetmiş ve bu travmanın onda bıraktığı yaralarla baş edemiyor. Kitabı ilk okuduğumda Holden'ın hissettiği o bunaltıyı çok iyi anlamıştım. Ergenlikle çoğumuzun başına gelmiştir; her şeyden çabuk sıkılırız. Çabuk öfkeleniriz ve ne istediğinizi tam olarak bilememenin verdiği huzursuzluktan inanılmaz rahatsız oluruz. Bence Holden hepimizden bir parça taşıyor. Belki en çok da Salinger'den... Kitabı ikinci dünya savaşı sonrasında yazmış. Kendisinde ömür boyu yaralar açan o savaştan sonra. Holden’ın başına buyruk, biraz da sorumsuz davranan biri olduğunu düşünebilirsiniz. Bana sorarsanız o sadece hayatla nasıl basa çıkacağını bilemeyen bir delikanlı. Yardıma ihtiyacı var ve yaptığı her çıkış aslında bir yardım çağrısı. Yanında onu anlayan, ona yardım eli uzatacak kimsenin olmaması beni ilk okuduğumda da ikincisinde de çok üzdü. Yine de kitabı herkesin sevmemesini gayet iyi anlıyorum. Dili akıcı olmaktan ziyade, Holden gibi sivrilikleri olan bir yapıda. Bir ergenin buhranını çok iyi yansıtıyor. Siz ne düşünüyorsunuz bilmem ama bence yabana atılmaması gereken bir eser.
Çavdar Tarlasında Çocuklar
Çavdar Tarlasında ÇocuklarJ. D. Salinger · Yapı Kredi Yayınları · 202159.7k okunma
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
"Kesinlikle. Tarihteki tüm idare metotlarını dikkatle inceledim. Menfi ve müspet tüm yönlerini mukayese ettim. Tarihte hiçbir hükümdar tam manasıyla egemen olmamıştır. Egemenliği en çok tehdit eden husus da zaman ve mekan olmuştur. Büyük İskender dünyanın neredeyse yarısını fethetti. Ama ölüme yenilip zirveye çıkamadan tarih sahnesinden silindi. Roma imparatorları güçlerini nesilden nesle aktardilar. Evet, mekan sorunu yaşamamışlardı belki ama zamana her seferinde yenik düşüyorlardı. Muhammed ve takipçileri daha iyi bir metot geliştirdiler. Her yana ruhları köle leştirecek vaizler gönderdiler. Bu şekilde her türlü direnci kırmayı başardılar. Artık ülkeler olgun armutlar gibi sapır sapir avuçlarına düşüyordu.
Sayfa 298Kitabı okudu
Bu “Kader Motifi” kavramı hakkında siz ne düşünüyorsunuz?
Bize çocukluk acılarımızın bir benzerini yaşatacak kişileri gözünden tanır, bir de üstelik ona aşık oluruz. Sanki bir şey bizi ona doğru mıknatıs gibi çeker.
Başka şekilde düşünmeye zorlayın kendinizi, yanlış ya da aptalca olduğunu bilseniz bile. Bir şey okurken yalnızca yazarın ne düşündüğüne kafa yormayın, durup siz ne düşünüyorsunuz ona da kafa yorun.
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.