Yaratmak, yaşamanın ta kendisidir. Biz yaşayan, yaşamayı tercih eden insanlarız. Siz istediğiniz kadar somurtun!
Hiç boks maçına gitmediniz mi? İlk önce bakamayız bile! Sonra birdenbire heyecanlanırız, bir tarafı tutarız. Bir an evvel, kâfi derecede kuvvetli olmamasına kızarız, haykırırız. Haydi! deriz, daha kuvvetli! Daha müthiş! deriz ve öyle olmadığı için üzülürüz. Fakat hangimiz o esnada o adamın yerinde bulunmayı isteriz? Hiçbirimiz, değil mi? Bunlar da öyle işte… Mücadeleyi bizim tarafımızdan seyrettiler. Ve bizi alkışladılar. O anda çok samimî idiler. Fakat şimdi siz, “ringe buyurun!” deyince iş değişti. Burada kendi menfaatleri, kendi emniyetleri var!
Reklam
“Siz harbe girmeden mağlup olmuş bir orduya benziyorsunuz…“
Sayfa 223 - Dergah yayınlarıKitabı okudu
Siz, saatleri yaşadınız. Zaman taşlarını. Niceldir saatler. Adsızdırlar. Renklerini, kokularını kişiselliklerden alırlar.
Siz, saatleri yaşadınız. Henüz sözcük haline dönüşmemiş, ya da bir sözcük karşılığı oluşmamış durumlar yarattınız. Tanığınızım.
Onları anlamadığınız için size kırgın olmaları kadar tabiî ne olabilir? Darılmayınız ama sizin insan ve hayat tecrübeniz hiç yok. Siz harbe girmeden mağlûp olmuş bir orduya benziyorsunuz...
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.