İç çöküntünün boyutlarını görmek için kalabalık yerlere şöyle bir bakmak yeterli. Otobüs duraklarından cami avlularına, vitrinlerin önlerinden hastane kapılarına, birbirine sokulmuş eğreti çoğunluğun, dili ensesinden çekilmiş yüzleri, yaşamın mı ölümün mü resmidir sizce?
Dokuz - Oğuzlar evvelce, Kumlançu adı verilen bir ülkede otururlarmış. Burada Tuğla ve Selenga adlı iki ırmak akarmış. Bir gece oradaki iki ağacın üstüne, gökten bir nus nütunu indi. Bu ağaçlardan biri sümü yani huş yahut kayın ağacı (bouleau), diğeri kasuk (yani Cihangüşâ’ya göre çamfıstığı, Mahmud-i Kâşgarî’ye göre fındık) ağacı idiler.
Daha iyi bir insan olduğumu iddia edecek cesaretim yok elbette, ama daha mutlu bir insan olduğumu biliyorum, çünkü o buz gibi donuk hayatım için yeni bir anlam buldum, yaşamın kendisinden başka bir sözcükle açıklayamayacağım bir anlam.
Sizce gerçekten göründüğü gibi biri mi demek istiyordum.
Öğretmen bir an düşündü.
“Hayır, değil.”
“Göründüğü gibi değil mi?”
“Değil. Ben de değilim. Siz de değilsiniz. Kimse değil. İşte bu yüzden Tanrı düşüncelerimizi sessiz kıldı, bir tek kendimiz duyabilelim diye. Kimse gerçekte ne düşündüğümüzü bilmemeli.
Aşk, varlığında, yokluğunda belli olur
Egemenlik, varlığında yokluğunda belli olur
Bir özgürlük var, sularca, havalarca olağan
Varlığında değil yokluğunda belli olur.
Bazen "yokluk" iyidir... Ya sizce?
Basit bir insan olduğumu düşünerek, bir yazar olarak, ülkesi olmayan bir kralım; korku ve titreme içinde, iddiasız bir yazar olduğumu itiraf ediyorum...
Sayfa 11 - İş Bankası Kültür Yayınları PdfKitabı okuyor
Niye her şeyi unutup iki eski sevgili, iki arkadaş gibi konuşamıyoruz diyorsun ya. Yapamayız işte onu, yapamıyoruz. Sen normal normal konuşursun ama benim içim titrer sesini duyunca, anlattıklarını bile dinleyemem. Çünkü ben o esnada seni hala çok seviyor olurum. Bir taraftan da artık arkadaş olduğumuz için bu durumu saklamaya çalışırım. Tabii bunu da beceremem. Oynamaya çalıştığım bu rezil oyun sinirlendirir sonra beni. Saçma sapan bir sebeple kavga çıkarıp bağırmaya başlarım. Sen şaşırmış gibi yaparsın çünkü sen çok akıllısın. Ben değilim.
Kimi insanların başkalarıyla arası bozuktur, kendileriyle arası bozuktur, yaşamla arası bozuktur. Bu kişiler tiyatro oynar ve oynadıkları oyunun metnini, yoksun bırakıldıkları şeye göre yazar.
Ama işin kötü yanı, bu kişilerin, yazdıkları oyunu tek başlarına oynayamamalarıdır. Dolayısıyla başka oyuncuları da kendi oyunlarında rol almaya kışkırtırlar...