İçimde bi burukluk var.
Kitabı biraz önce bitirdim .
Gözüm yollarda ama biliyorum beşinci gelmeyecek, İnce Memed’den kimse haber alamayacak bir daha. Vedalaşmak zor olsa da iyi ki tanıştık İnce Memed, Ferhat hoca ,Hürü ana, Topal Ali...
Üzerine söyleyecek, konuşacak çok şey var : Öyle güçlü bir eser ki sahip olduğum bütün duygularla Çukurova’da bıraktı beni Yaşar Kemal. Yeri geldi kin nefretle,yeri geldi sevgi ve çaresizlikle okudum her bir sayfayı. O bütün olanları ben de yaşadım sanki.
Sizde de büyük etkiler uyandıracağını düşündüğüm bu seriyi mutlaka okumalısınız.
Bugün kalemine aşık olduğum yazarın çok cokkk sevdiğim, bayıldığım bu HARİKA kitabının yorumuyla geldim.
Yazar dram ve aşkı çok güzel harmanlıyor. Okurken kalbiniz kırılıyor karakterlerle birlikte sizinde canınız acıyor. Ve onların mutluluklarıyla sizde mutlu oluyorsunuz. Yazar duyguları iliklerinize kadar hissettiriyor. Bu kitabında da öyleydi.
Yılın ilk incelemesiyle merhaba. Ben inceleme yaparken kitap hakkında genel geçer ulaşılır şeylerden ziyade ne hissettiğimi yazmayı planlıyorum hep. Kitaba dair herşeye ulaşabilirim ama bı ruhta bıraktığı ize nasıl ulaşılırım... Bu yüzden sanırım uzun zamandır buraya pek gelemedim. Birçok kitapla karşılaşmış bir okur olarak sanırım standartlarım yükseldi ve birçok kitap yüreğime dokunmuyor. Kitap bitiyor ve bir kitap okumuş olmanın dışında ruhumda çok derin bir ize rastlamıyorum...
İşte tamda böyle bir hissiyatla aslında korkuyla elime aldığım bir kitaptı kendisi.Kitap okurken yorulduğumu hissettiğim bir dönemde daha fazla yorulmaktan korkarak başladım. Fakat tüm ön yargı ve yorgunluğuma rağmen çok etkilendiğim,yorulduğumu değil doyduğumu hissettiğim bir okuma oldu.
Kitap adına hayatın içinde aşina olduğumuz Breuer, Freud, Nietzsche gibi ünlü düşünürlerin gerçekliğinden yola çıkıp hayali bı zaman dilimi yaratıyor. Breuer ve Nietzsche' nin bir hastane odasında yaptıkları psikoterapi seansları çevresinde gelişiyor hikaye. Bu isimleri görünce kitabın zor okunan bir kitap olduğunu düşündüm fakat yazar çok akıcı bir dil kullanmış. Çok derin konuları çok anlaşılır bir şekilde anlatmış. Okurken bir sonraki bölümde bu iki beynin savaşını merak ediyorsunuz. Hamlelerini tahmin edemediğiniz bir santranc oyununu izler gibi hissediyorsunuz. Okurken sizde kendi ruh tahlillerinizi yapıyorsunuz. Uzun zamandır okuduğum en iyi kitaptı. Psikoloji ve felesefe ilgi duyuyorsanız mutlaka okumalısınız.
Kitap,yazarın çocukluk arkadaşının intiharı üzerine yazılmış mektup niteliğinde bir eserdir.Leve, arkadaşının intihar sürecine gelene kadar neler yaşadığını anlatmış bu eserinde.Kitapta yazılı olanlar hayali bir karakterin yaşadıkları olabilir ya da bazı okuyuculara göre yazar kendi düşüncelerini ve ölüme nasıl sürüklendiğini anlatmışta olabilir bu kitabında.
Edouard Leve’in okuduğum ilk kitabı İntihar* daha önce yazarı ve bu kitabını duymamıştım.Ama kitabın arka kapağını okuyunca farklı konusuyla oldukça ilginç geldi.Yazarın kitabı yayınevine verdikten 10 gün sonra kitapta anlattığı arkadaşı gibi intihar etmesi beni çok şaşırttı ve hemen okumak istedim.Dili ve anlatımı çok iyiydi. Bir günde bitebilecek bir eser ama sizde bıraktığı etkisi oldukça uzun sürecek.Son cümleyi okuyup da kitabı kapattıktan sonra etkisinden çıkmam biraz zor oldu.Aklımda bir sürü soru işareti vardı ve hiçbirinin cevabını bulamadım.Kitaptan oldukça etkilendim ve sizlerede tavsiye ediyorum mutlaka okumalısınız.
"Ne tuhaf, başlangıçları severken, kendini öldürdün: İntihar bir sondur. Acaba başlangıç olduğunu mu düşünüyordun?"
Hepimiz zaman zaman karmaşık ve zorlu bir süreçten geçiyoruz ve içsel dünyamızı ihmal edebiliyoruz. Oysa ki kendimizi ihmal etmeden de doyurucu bir yaşam sürmek mümkün. Bunun için öncelikle kendimizi tanımalıyız.
Şunu unutmamalıyız ki mükemmel olmak zorunda değiliz. Yeni deneyimler ve edindiğimiz bilgiler sayesinde gelişime açığız. Kusurlarımızı kabul edip, öğretilerimizle yola devam edersek önümüzde kendimizi tanımak ve bu yolculuğa çıkmak için hiçbir engel kalmaz. Kendimizi tanıdıkça gerçek potansiyelimizi keşfederiz ve hayatımızda seyirci olmaktan kurtuluruz. Tabi bununla bitmiyor. Kendimizi olduğumuz gibi kabul ettikten sonra hayatta yaşanılan zorlukların da bir yolculuk olduğunun farkına varmalıyız. Ancak o zaman dürüst bir şekilde özümüze bakıp olayları idrak edebilir, olumsuz inançlarımızı olumluya çevirebiliriz.
Yazarımız Sibel Uzun'un da dediği gibi "Sen değişirsen; dünya değişir. Kendini yeniden sen olmak için inşa ederken, geçmişten bugüne duygularında ne kadar ustalaştığını fark et. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Şimdi zamanı geldi ve ustalığını bir adım öteye taşıma vakti."
Sizde yaralarınızdan şifa doğurmanın vaktinin geldiğine inanıyorsanız yazarımızın kalemiyle tanışmalı, öze rehber niteliğinde olan bu kitabı mutlaka okumalısınız.
Rusyada bir köyde,küçük bir hastanede görev yapan doktor'un karşılaştığı olayları ,toplam 3 hikâyede ele alıyor yazar.Doktorluğa yeni başlayan yazarın mesleğindeki ilk ciddi tecrübelerini aktardığı hikâyeler oldukça akıcı bir üslupla anlatılmış.mutlaka okumalısınız.Ben beğendim umarım sizde beğenirsiniz.
