Size dostça bir öğüt vereyim, Makar Alekseyeviç. Size minnettarım, her şey için çok minnettarım, bana yaptıklarınız için minnettarım, bütün bunları çok iyi anlıyorum; o yüzden takdir edersiniz, sizi şimdi, bütün bu dertlerinizden dolayı bu halde görmek beni nasıl etkiliyor; artık sadece benim yaşayışımla -mutluluklarımla, acılarımla, öfkelerimle- yaşadığınızı görmek beni etkiliyor! Eğer başkasının olan her şeyi insanın kalbine alması ve aynı güçte hissetmesi mümkün olsaydı, doğrusu, insan bundan en mutsuz insan olurdu. Bugün, siz işten sonra bize geldiğiniz zaman, sizi görür görmez ürktüm. O kadar solgun, tedirgin, umutsuzdunuz ki, yüzünüzden düşen bin parça olmuştu, bana başarısız olduğunuzu anlatmaktan korktunuz, kalbinizden her şey uçup gitti. Makar Alekseyeviç! Hüzünlenmeyin, kederlenmeyin, daha sağduyulu olun, rica ediyorum, yalvarıyorum size bunun için. Göreceksiniz, her şey iyi olacak, her şey daha iyi olacak; yoksa sizin yaşamanız güçleşecek, başkasının acılarıyla sonsuz kederlenir acı çekersiniz. Hoşça kalın, dostum; yalvarırım size, benim için çok kaygılanmayın.
V.D