Size bir sır vereyim mi?” diye sürdürdü Günay, “Sizin kültürünüzle baş edecek gücü elde edinceye kadar, Batı ile fazla yüz göz olmamamızda yarar görüyorum! Niye biliyor musunuz? Bugüne kadar muhteşem ABD sadece kendi kültüründen olanlarla, yani kendi hısım akrabalarıyla başa çıkabildi de ondan. Ne zaman ki, bir Vietnam’a, İran’a, hatta Filistin’e çattı, yenildi. Onun için diyorum ki, bırakalım, bizim kendi tılsımlı güçlerimiz, kendimize kalsın. Siz, kendi muhayyilenizdeki Türkiye ile avunun. Teslim edersiniz ki, bizim tek silahımız budur!”
Bana bir çay pişir. Bırakalım her şey kendi kendine düzene girsin. Bir şey kaybetmek korkusuyla yaşamayalım. Ne olacak endişesine kapılmayalım. bırakalım zaman her şeyi halletsin. Bu söz bize korkunç gelmesin. Aynı ırmağa bir kere daha girelim. Acele etme, çay kendi kendine demlenir. Sen gideli neler oldu bak diyerek her şeyi bir çırpıda anlatmayalım: Bu sağlık bozucu davranıştan kaçınalım. Hemen birbirimizi eksiltmeyelim. Dur ıslanmışsın, sana kuru bir şeyler vereyim, deme. Nasıl olsa kururum. Günlük yaşantıların küçük koşuşmaları içinde bunalmayalım, nefes nefese kalmayalım. İnsan kendini kaybediyor sonra.
Reklam
Sürüye hoş geldiniz. Gelin, sizi sakinleştirelim. Size yeni bir biçim verelim. Aramızda ayrı gayrı yok. Yeni bir toplumuz, biz...
Müthiş bir analiz
“Şimdi, biz kendi tarihimize baktığımızda, Anadolu’ya yerleşmeden önceki Orta Asya’daki göçebe yaşamımızda bu anlattığım ilkel komünizmi yaşıyor gibiyiz. Gibiyiz diyorum, çünkü o dönem toplumlarına ilişkin cömertlik, konukseverlik, otlakların paylaşılması, imece gibi niteliklerin varlığı bunu gösteriyor. Örneğin, ‘Bu sulug ol bir atı yok emi, anı
Ordu Komutanı Mustafa Kemal’in, 1917 Eylül’ünde Halep’ten Başkomutanlığa yolladığı bir rapor, o devirdeki ordu ve memleket hâlini iyice anlattıktan başka; bildiğini ve gördüğünü her türlü şartlar altında, hiç çekinmeksizin sorumlu kimselere ve makamlara anlatmak ahlâkının bir örneğidir. Mustafa Kemal bu raporunda der ki: ”Savaş, milletimizi son
...Bana bir çay pişir. Bırakalım her şey kendi kendine düzene girsin. Yavaş yavaş soyunalım. Bir şey kaybetmek korkusuyla yaşamayalım. Ne olacak endişesine kapılmayalım. Bırakalım zaman her şeyi halletsin. Bu söz bize korkunç gelmesin. Aynı ırmağa bir kere daha girelim. Acele etme, çay kendi kendine demlenir. Sen gideli neler oldu bak diyerek her şeyi bir çırpıda anlatmayalım: Bu sağlık bozucu davranıştan kaçınalım. Hemen birbirimizi eskitmeyelim. Dur, ıslanmışsın, sana kuru bir şeyler vereyim, deme. Hürriyetime düşkünüm biliyorsun...
Reklam
1.000 öğeden 881 ile 890 arasındakiler gösteriliyor.