Bundan üç-dört yıl önce Seattle'da Dünya Spastikler Olimpiyatı düzenleniyor. 100 metre yarışı; çeşitli ülkelerden gelmiş zihinsel engelli, Down sendromlu koşucular... Yarış başladığında koşuculardan birinin ayağı takılıyor, düşüyor ve acıyla bağırmaya başlıyor. Çok ilginç bir şey oluyor, diğer zihinsel engelli koşucular durup geriye dönüyorlar ve düşen atleti kaldırıyorlar. Down sendromlu bir kız, oğlanı öpüyor, "Bu onu iyileştirir." diyor. Kollarına girip teselli ediyorlar ve hep beraber yürüyerek yarış çizgisini geçiyorlar. Seyirciler gözyaşları içinde alkışlıyorlar. Size "başarı, başarı" diye öğrettikleri şey, belki de başarı değildir. Hani şu eğitimler var ya, Amerikalıların tüm 3. Dünya ülkelerine sattıkları... "Birilerini modelle, onun yaptıklarını yap, sen de başarırsın."
Hayat 100 metre yarışı değil. Eğer öyleyse 1 00 metre yarışlarında bir kazanan olur, sekiz tane de kaybeden... Siz de %89, o kaybedenlerden birisiniz. Ben de sizin gibi kendi alanımda hep arkadaki adamlardan biri oldum.
Acaba birbirini hırsla geçmeye çalışan bizler mi daha insanız, yoksa düşen arkadaşlarını kaldırmaya kalkan o engelliler mi? Sizce hangimiz daha zihinsel engelli, onlar mı, biz mi?