195 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
1950'lerde Orta Çağ'ı Yaşamak...
Orta Çağ köylüsünü mü, 1950’lerin Türk köylüsü ve köy yaşantısını mı okudum emin değilim. İnsan şaşıp kalıyor, nasıl yani, nasıl bu kadar kötü şartlar olabilir diyor. Eh şehirli için pek anormal bir yorum değil elbet. Annemiz babamız, onların anne ve babaları zaten bu yokluğu bir şekilde görmüştür. Yokluk derken, gerçekten yokluk. Köy
Bizim Köy
Bizim KöyMahmut Makal · Literatür Yayıncılık Dağıtım · 20181,192 okunma
96 syf.
·
Puan vermedi
·
23 saatte okudu
Günah tekrar canlandı ve işte şimdi ben öldüm.
*Ağlamak isterdim. Yazık ki kalbimi bir çölden daha çorak hissediyordum.* *"Seven bir ruh, gönüllü olarak itaat etmekten mutluluk duyar; ancak hiçbir şey huzuru aşksız bir itaat kadar gölgeleyemez."* Arka Kapak.. Nobel ödüllü yazar André Gide’in Pastoral Senfoni’si, okura birden fazla dünyanın kapılarını aralayan, huzur arayan,
Pastoral Senfoni
Pastoral SenfoniAndré Gide · Timaş Yayınları · 20214,503 okunma
Reklam
136 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
16 saatte okudu
“Ya bir yol bulacağız ya bir yol açacağız!”
Kitabı az önce bitirdim, yaşadığım duygu yoğunluğunu anlatmam mümkün görünmüyor. Sadece kesinlikle şiddetle tavsiye ettiğimi bilmenizi isterim. Aslında kişisel gelişim kitabı düşmanıyımdır, sevemediğim bir türdü her nedense. Ancak şuan hiç planda olmadan elime aldığım bi kitabın şokunu yaşıyorum. Hayat bu belki de, hiç ummadığın bir anda gelen şok
Avcunuzdaki Kelebek
Avcunuzdaki KelebekAhmet Şerif İzgören · Elma Yayınevi · 202210,6bin okunma
184 syf.
10/10 puan verdi
·
16 saatte okudu
Kadın olmak demek koca bir dağı sırtında taşımak sanki…
Önce doğuyorsun. İki yaşında bir çocukken bile sana gelinlik giydirerek ilerde bir gün yaşayacaklarının temellerini atıyorlar. “Evlilik senin tek idealin” fikrini ta o zaman aklına koyuyorlar. Sonra her sağlıklı kadın gibi regl oluyorsun. Kızdın, adın genç kız oluveriyor o zaman. Sonra utanıyorsun, sağlıklı olmaktan utanıyorsun, adını söylemeye
Kadının Adı Yok
Kadının Adı YokDuygu Asena · Doğan Kitap · 20136,4bin okunma
hiçbir şey değilim. hiçbir şey de olmayacağım. bir şey olmayı istemem. ancak, dünyanın bütün düşleri var bende.
136 syf.
·
Puan vermedi
Size "başarı, başarı" diye öğrettikleri şey, belki de başarı değildir. Hani şu eğitimler var ya tüm üçüncü dünya ülkelerine sattıkları... "Birilerini modelle, onun yaptıklarını yap, sen de başarırsın." Hayat bir yarış değil. Eğer öyle olsaydı çoğumuz kaybeden olurduk değil mi? Ne de olsa yarışların tek bir kazananı olur, gerisi kaybeder. Acaba hayata bir yarış olarak bakan, birbirini hırsla geçmeye çalışanlar mı daha insan yoksa hayata bir yarış gibi bakmayan, hayat yolunda ara sıra durup çevresine bakan, düşenleri kaldırmaya çalışanlar mı? Belki de yarışmayanlar bizden daha gerçek ve mesut bir hayatı yaşıyorlardır, ne dersiniz?
Avcunuzdaki Kelebek
Avcunuzdaki KelebekAhmet Şerif İzgören · Elma Yayınevi · 202210,6bin okunma
Reklam
Hiç dikkat etmiyor musun? Besin zincirinin dışındayız artık! Peki bu nasıl mümkün olabilir? Zincirin içindesin ancak orada olduğuna inanmıyorsun bile.. İnsanlar artık suni bir ortamda yetiştiriliyor. Tıpkı bir tavuk çiftliğinde olduğu gibi herşey önlerine koyuluyor. Su ve yemekleri önlerine kadar geliyor ve bunlara "medeniyet" diye hitap ediyorlar.. Bu medeniyetin dışı ise "vahşi" ve "ölümcül" geliyor değil mi? Bu yalanlar sayesinde insanlar ayrı bir dünyada yaşatılıyorlar. Zannettiğiniz yada inandırıldığınız dünyada. Diğer tarafta ise gerçek dünyanın doğasına göre yaşayan bir kesim mevcut. Eğer neyin yalan yada gerçek olduğunu kendin ayırt edemiyorsan, sen zaten çiftlikte yaşamayı seçiyorsun demektir. Yani çitin dışını görmekten kaçınmak için aynı yalanı tasdikleyen bir kesimi dinlemeyi tercih ediyorsundur. Dünyayı ve aslında onun ne olduğunu anlarsanız cübbeliler ya da önlüklüler olmadan da yolunuzu bulursunuz! Bak ve düşün! Ne gördüğünü analiz et! Gerçekleri öğrenmenin tek yolu kendi başına tecrübe etmekten geçer! Bunun için sadece "bakmakla" başlarsın. Onlar sana bilmen gerekenleri öğretmeyecekler. Hepsini kendi başına öğrenmek zorundasın. Onların sizi kontrol ediyor olmalarının tek sebebi size öğrettikleri ezbere cehalet!
90 syf.
9/10 puan verdi
"Kitaplar insanların kaderlerini değiştirir." Kitabın ilk sayfasında böyle bir cümle yer alması bile içinde barındırdığı güzelliği anlatmaya yeter bence. Sizler kaderinizi değiştiren kitapları hatırlar mısınız,bilmem. Ben hatırlamıyorum. Ama iki kitap var ki hiç unutamıyorum. Kaderimi değiştirdikleri için değil. Kaderimi
Kâğıt Ev
Kâğıt EvCarlos María Domínguez · Jaguar Kitap · 202012,1bin okunma
304 syf.
7/10 puan verdi
Saplantı!
İçerisinde aşk olmayan bir aşk romanı. Saplantı, hastalık belki. Ama kesinlikle aşk değil. Aşk bu değil. Bu olmamalı. Buysa eğer dünya gerçekten kötü bir yer diyeceğim. Hiçbir duygunun olmadığı sadece insanların menfaatleri uğruna 'sevdiği' insanları hapsetmeleri diyeceğim. Adeta bir koleksiyon yaparcasına... Akvaryumdaki balıkları
Koleksiyoncu
KoleksiyoncuJohn Fowles · Ayrıntı Yayınları · 20208,3bin okunma
80 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Atatürk'ü sevmek zorunda değilsiniz ama fikirlerini benimsemeniz gerekir :)
"Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir.Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir" (syf:20) Kitap Atatürk'ün sözleri ve fikirlerinin derlemesi den oluşuyor. Atatürk'ü seversiniz yada sevmezsiniz bu size kalmıştır ama onun fikirlerini benimsemeniz gerekir. Lider ruhlu, ileri görüşlü, bilime öncülük veren, stratejik hareket eden, zeki ve en önemlisi yoğun vatan sevgisi ile hareket eden bir dünya lideridir. Birçok savaşı alnının akıyla çıkmıştır ve tüm benliğini vatanına, milletine adamış bu uğurda elinden gelen fazlasını dahi yapmıştır. Kitabı okudukça aslında bize öğrettikleri gibi bir lider olmadığını çok daha fazlası olduğunu birçok konuda iftira atıldığını da görebilmekteyiz en basit tabiriyle Atatürk'e din düşmanı deselerde aslında tüm dinlere saygılı olduğu tüm dinleri kabul ettiğini ve tek gayesinin din ve devlet işlerini ayırmak olduğunu net bir şekilde görebiliriz ki bu sadece ufak bir örnek:))) Aslında üstüne öyle çokta konuşulacak bir kitap değil her sözü ayrı bir alıntı ve ayrı bir ders niteliğinde ve bence her Cumhuriyet evladının yada Cumhuriyet'i ilke edinmiş herkesin okuması gerektigini düşündüğüm bir kitap Ne zaman kendimi umutsuz ve kötü hissetsem sözleri bana kendimi hep iyi hissetirmistir "Umutsuz durumlar yoktur umutsuz insanlar vardır ve ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim" ~M.K.A "Şayet birgün çaresiz kalırsanız bir kurtarıcı beklemeyin kurtarıcı kendiniz olun" ~M.K.A
Bağımsızlık Benim Karakterimdir
Bağımsızlık Benim KarakterimdirMustafa Kemal Atatürk · Aylak Adam · 2017707 okunma
Reklam
Hiçbir karşılaşma tesadüf değildir. Sadece karşılaşma tesadüf olmadığı gibi hiçbir hissediş, düşünüş, bakış, algılayış, seziş de öyle. Hatta bunların tersi de tesadüf değil. Alışveriş yaptığımız market, yemek yediğimiz lokanta, su içtiğimiz çeşme, yürüdüğümüz kaldırım ve orada yanlarından birer yabancı olarak geçip gittiğimiz insanlar… Tesadüf
592 syf.
5/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Azra Kohen - Gör Beni
Bugün Azra Kohen’in kitabıyla devam edeceğiz. Gerçekten iyi ki varsın Azra diyebileceğim bir kitap. Ve bugün ilk defa satır arasında siz dinleyici olarak dinleyeceksiniz ama ben biraz Azra’ya karşı konuşmaya çalışacağım. Ben gerçekten hayatımda iyi ki varsın Azra, ben böyle eğlence görmedim dediğim bir kitapla karşı karşıyayız. Hoş tabi benim
Gör Beni
Gör BeniAkilah Azra Kohen · Everest Yayınları · 202016,8bin okunma
236 syf.
10/10 puan verdi
·
28 saatte okudu
Beyhan hocam ile sohbet etmiş ve ruhumun kesesine bir çok şey ekleyerek ayrılmışım gibi hissediyorum. Yalın ve anlaşılır bir dil kullanarak anlatılmak istenenleri akademik bilgilerle boğmadan ve karmaşıklaştırmadan karşı tarafa aktarması kitabı diğerlerinden ayıran en önemli husus olmuş bence. Kitaptan neler mi öğreneceksin. Şöyle izah etmeye çabalayayım izninizle. Hani dünyaya gözümüzü açtığımız anda bizlere bakım sağlayan ebeveynlerimiz var ya işte onların sadece bizlere genlerini aktarmaktan ibaret olmadıklarını, yaşamımız boyunca bizlere istemli ya da istemsiz öğrettikleri şeyleri tekrarladığımızı.. Aslında "GÜVEN" deponuzun dolması size doyumlu bir hayatın kapılarını aralayacakken bunun gerçekleştirilmediği zamanlar ruhunuzun o en hassas noktası alarm vermeye başlıyor. İşler bu noktadan sonra çetrefilleşiyor aslında. Hayatımıza aldığımız kişilerden tutun davranışlarımıza oradan düşünce sistemimize kadar bizleri etkileyen iç içe geçmiş bir yapıdan bahsediyor bizlere Beyhan hocam. Kendime haksızlık etmeye başladığım bir zaman diliminde kitaplığımdan bana göz kırpan kitabı iyi ki okumuşum diyorum. Sorun aslında benle ilgisi olmayan noktaları tek tek bulmamı sağladı. Şimdi nasıl mı hissediyorum kuş tüyü kadar hafif.. Kitabı iki satırda anlatmayı çok isterdim lakin kelimeleri peşi sıra koymak bile yetersiz kalacağına kanaat getirdim. Okuduğunuzda pişman olmayacağını, daha önce neden farketmedim diye hayıflanmaya başlayacağını bir eser olacak. Okumanız ve sevdiğiniz herkese okumanız temennisiyle.
Senin Suçun Değil
Senin Suçun DeğilBeyhan Budak · İnkılap Kitabevi · 20205,6bin okunma
İlk ciddi aydınlanmamı "Haşema" kelimesinin açılımının "Hakiki Şeriat Mayosu" olduğunu öğrendiğim zaman yaşadım. İkincisini de "gamzedeyim deva bulmam" şarkısında geçen "gamzedeyim" sözünün gamzenin içinde bulunma hali değil, dert anlamındaki "gam" ile zarar gören anlamındaki "zede" kelimelerinin birleşimi olduğunu öğrendiğim zaman yaşamıştım. Sonraki aydınlanma sürecim soğanı ayağımıza sararsak ne olacağı, amuda kalkıp su içersek gözlere etki edip etmeyeceği şeklinde devam etti. Pek işe yaramadı yani hayatın bana bu öğrettikleri. Ama en gerçek aydınlanmayı hayatın bisiklete binmeye benzediğini fark ettiğim zaman yaşadım diyebilirim size. Hayat, aynı bisiklete binerken olduğu gibi durduğun zaman düşürüyordu seni. İlerlemek istiyorsan hep ileri bakman ve asla durmaman gerekiyordu. Geriye bakarsan çarpıyor, yavaşlarsan arkada kalıyordun. Çok hızlı pedal çevirirsen bu defa da yoruluyordun tıpkı yaşarken olduğu gibi. Rampa gelene kadar pedal çevirmeyi bırakır akışa bırakırsan kendini, rampa geldiği zaman pedal çevirmeye gücün olacağını öğrendim aynı zamanda ondan. Dengede kaldığın sürece daha az yorulduğunu da yine bana bisikletler öğretti. Hayat bisiklet binmeye benziyor, ne kadar denge o kadar verim alıyorsun. Bisikleti ya da bir başka deyişle hayatı dengede götüremediğin zaman ya bacak kasların ağrıyor ya kalp kasların oda hiç şaşmıyor.
Ezgi Akgül
Ezgi Akgül
Bundan üç-dört yıl önce Seattle'da Dünya Spastikler Olimpiyatı düzenleniyor. 100 metre yarışı; çeşitli ülkelerden gelmiş zihinsel engelli, Down sendromlu koşucular... Yarış başladığında koşuculardan birinin ayağı takılıyor, düşüyor ve acıyla bağırmaya başlıyor. Çok ilginç bir şey oluyor, diğer zihinsel engelli koşucular durup geriye dönüyorlar ve düşen atleti kaldırıyorlar. Down sendromlu bir kız, oğlanı öpüyor, "Bu onu iyileştirir." diyor. Kollarına girip teselli ediyorlar ve hep beraber yürüyerek yarış çizgisini geçiyorlar. Seyirciler gözyaşları içinde alkışlıyorlar. Size "başarı, başarı" diye öğrettikleri şey, belki de başarı değildir. Hani şu eğitimler var ya, Amerikalıların tüm 3. Dünya ülkelerine sattıkları... "Birilerini modelle, onun yaptıklarını yap, sen de başarırsın." Hayat 100 metre yarışı değil. Eğer öyleyse 1 00 metre yarışlarında bir kazanan olur, sekiz tane de kaybeden... Siz de %89, o kaybedenlerden birisiniz. Ben de sizin gibi kendi alanımda hep arkadaki adamlardan biri oldum. Acaba birbirini hırsla geçmeye çalışan bizler mi daha insanız, yoksa düşen arkadaşlarını kaldırmaya kalkan o engelliler mi? Sizce hangimiz daha zihinsel engelli, onlar mı, biz mi?
Sayfa 37 - ELMA YAYINEVİKitabı okudu
Resim