Arsene Lupin'i Storytel'de görünce denemek istedim hemen. Konusunu biliyordum ama kitabını okumamıştım. Kitap, Umut Tabak seslendirmesi, kendisi en çok Kurtlar Vadisi dizisinde Polat Alemdar'ı seslendirmesiyle tanınır. İşini mükemmel yapan ses sanatçılarından birisi ancak daha önce Storytel'de dinlememiştim. Dinleyip de hayran olduktan sonra hemen başka neler seslendirmiş diye baktığım ikinci kişi oldu (ilki Murat Eken). Bu sayede yani seslendiren üzerinden arama yaparak hiç aklımda olmayan farklı yazarlar ile tanışmış da oluyorum.
Kitap küçük öykülerden oluşuyor (bilsem başlamazdım sanırım). Kronolojik bir sırada da değiller, bazen günümüze geliyor bazen de geçmişe gidiyor. Hepsini sevdim diyemem ama 3-4 tanesini dinlemek keyifliydi, bende ilgi uyandırdı. Birkaç tanesi ise sıkıcıydı.
İlginç olan, "acaba Lupin ile Sherlock karşı karşıya gelse kim kazanır" diye düşünürken, kitapta karşıma Sherlock çıktı. Hatta ikinci kitabın adı da Lupin vs. Sherlock imiş. Böyle hoş bir tesadüf oldu. Karşılaşmayı da sanırım hangi karakterin yazarı yazıyorsa o kazanır. :)
Kitabı dinlerken "sonu belli olan şeyleri neden okur / izleriz ki" diye düşündüm. Sanırım bu tür bir kitap ya da filmde sonuçla değil de yolculuğun kendisi eğlenceli / ilginç oluyor. Yoksa "mutlu son" ile biteceğini bildiğimiz aksiyon filmlerinin hiçbirini izlemememiz gerekirdi. Lupin'i de yakalanmayacağını veya kurtulacağını bile bile okumamızın sebebi de süreçte ona hem fiziksel hem de mental olarak eşlik etmek olsa gerek. Sizin farklı fikirleriniz varsa okumayı çok isterim.