Toplumunun epey önemli kısmı ruhsal açıdan hastaydı. Hastalığı iyice gün yüzüne vuranlar dışında, hasta olduğunun farkında olmayan milyonlarca şizofren, obsesif kompulsif, pedofil, nekrofil yaşıyordu toplumda. Bunları ancak bir cinayet, bir suç ortaya çıktığı zaman tanıyabiliyorduk.
Sayfa 227
- Bu büyümüş de küçülmüş ayol! Her şeyi biliyor! diyerek, kimi fırlama çocukların eğitimlerinden çok er­ken vazgeçilmesi, onların dehalarının çok olumsuzca ve beklenmedik biçimde gelişmesine yol açıyor. O çocuk büyüyünce uzman bir hırsız oluyor ya da çok başarılı bir kiralık katil. Eğitimini sıkı tutalım, herşeyi hemen öğrensin diye, çocuğu bir eğitim kazanında fokur fokur kaynatmanın da sonuçları çok olumlu olmuyor. Hem gi­tar, hem ingilizce, hem dans, hem spor, hem sanat, hem bilgisayar, hem satranç, hem sanskritçe, biraz fransızca, az biraz zooloji öğrensin diye, çocuğa dört bir yandan yükleme yaptığınızda, çocuk hafif sersemle­yerek, giderek sendeleyerek ve ebeveynini çok şaşırta­rak, şizofren olabiliyor.
Sayfa 38 - Bilgi YayıneviKitabı okuyor
Reklam
Ayrılık değil,özlemek hiç değil;en büyük acı,bu giderek büyüyen boşlukmuş...En büyük dert kimi özlediğini,kimi sevdiğini bilememekmiş...En büyük kayboluş sevip sevip sonunda kimi sevdiğini bilememekmiş...İçimde bir ses durmadan,dünyanın sonu geldi, diyor.Dünyanın sonu bu halime öyle çok uyuyor ki,hiç üzülmeden,hiç korkmadan kabulleniyorum onu.Öylesine bencilim ki,dünyanın sonunu kendim gibi çok seviyorum..''
"Şizofreni vakalarında çoğunlukla İsâ olma arzusunu görürüz."
Ayşe Şasa, modern batının tek geçer akçe saydığı aklı aşmanın tehlikeli yolculuğu sırasında tuttuğu seyir defterinin sayfalarını okuyucuya açıyor. Adeta aklı akılla yenerek sahile ulaşmanın öyküsü. "Dünyayı modern batının sığ, hastalıklı, perişan ölçüleriyle değerlendirme çabası beni otuz yaşımda şizofreniye götürdü." Delilik ülkesi yaşadığı şizofrene mi yoksa modern batının yaslandığı aklın tükenişine mi gönderme yaptığını sinemacı duyarlılığı ile yazdığı notların ilk satırlarında başka bir dünyanın kapısını araladığında anlıyorsunuz. Aslında Ayşe Şasa delilik ülkesi dediği modern aklın sınırlarını aşmanın, gemisini yalçın kayalıklara çarparak batma noktasına geldikten sonra başka bir aklın varlığın keşfedişin serüvenini yazmış. Maddi aklın dibe vurduğu anda gemisini sahile getirecek olan şey; modern dünyanın görmediği, kavrayamadığı, dahası yok saydığı inancın, irfanın kılavuzluğudur. Ayşe Şasa'nın modern dünyanın tek düzlemde ele aldığı, tek boyuta indirgediği insan tekine karşı bir tür kurtuluşa götüren modern dünyanın dışladığı, modern aklın anlamakta zorluk çektiğivaşkın boyutu dile getiriyor.
Akif Emre
Akif Emre
Din ayağı ve dil ayağı toplumda doğru tanımlanmazsa o toplum şizofren olur. Din konusu abartılı olursa dini heyezanlar meydana gelir. Tamamen dini yok sayarsanız bu kez de kendi kutsalını oluşturan, putlara tapan toplumsal şizofrenleşme ortaya çıkar.
Reklam
Şizofren
"deli olup kendini yollara vurmak, insan tabiatını apaçık görmenin en iyi yöntemlerinden biri."
Tabu - Katzenbach
"galiba mesafeler kısaldıkça insanlar birbirlerinden daha fazla uzaklaşıyor..." Yazarın Okuduğum Kitapları Psikoanalist Şizofren Profesör Tabu Seyyah Der Fotograf The Dead Student Yazarın Okuyacağım Kitapları Kızıl 1-2-3 Sıradaki Sensin Önsezi Der Psychiater
AKIL, AKILDIŞI, KUTSALLIK
Arka yüzü ırk ayrımcılığı, çöp yığınları, kimyasal ve radyoaktif kirlenme, kapatılmış akıl hastaları, gecekondular ve gettolar, suçlular ve fahişeler olan; pırıl pırıl kaldırımlar ve vitrinleri izleyen huzurlu burjuvaların, tatil köylerinin, otomobillerin, uzay sanayilerinin bir adım ötesinde duran modern toplum ütopyasının insanlığı getirip bıraktığı bu şizofrenik kerte, ancak baskıcı ve toplumsallığın her ânını denetleyen bir devlet aygıtının varlığıyla (baskıcılığıyla) sürdürülebilmektedir.
Aşkı tanımıyorsan Muhakkak birini an Ey gönül bunu yapamazsan Senin kafan şizofreni.
Reklam
intiharın bilinçli bir davranış olduğu kabul edilemez. hiçbir insan sebepsiz yere ölüme gitmez. mutlaka kişiyi intihara sürükleyen bir sebep vardır. birçok kültürde intihar farklı yorumlanır. mesela İslam kültüründe intihar çok büyük bir suç ve günah olarak nitelendirilir. öte dünya kavramına sahip olan İslam inancına göre insanlar، yaratılış gereği yaşamaya motive edilmiştir. insan, yaşamaya, ilerleyeme, gelişmeye dönüktür. fizyolojik program gerilemeyi kabul etmez. ancak sonradan devreye giren çevresel etkenler, eğitim tarzı ve hastalıklar bu fizyolojik (İslamiyete göre ilahi) programı bozar ve çark tersine dönmeye başlar. kişi artık var olmak değil yok olmak istemektedir. yaşamayı değil ölmeyi seçmek ancak hastalanmış bir beynin tezahürüdür. çünkü insan en kötü ve en acı durumda bile yaşamayı tercih eder. kültürel ve dinsel bakışın bu tespiti dikkate alması gerekmektedir. dikkate alındığı takdirde intihara teşebbüs eden kişi günahkâr değil, hastalanmış biri olarak görülecek, dolayısıyla çözüme yönelik bir yaklaşım benimsenmiş olacaktır.
sınırlar netliğini kaybettikçe kişi benliği yok oluyormuş gibi hissetmeye başlar.
-hastalığınız nedir? -kanım sıcak, kan sıcaklığı var.
Üniversitelerimizin beşeri bilimlerle ilgili bölümleri Türkiye'deki İslam'ı ve Müslümanları hiç bir zaman bilimsel araştırma konusu olarak ele almadı, almaz. Öyle bir peşin yaklaşım var bizim akademiada. Oysa biz, bir yanda laik, Batıcı, modernleşmeci bir kesim, diğer yanda muhafazakar Müslüman bir kesim olarak bu iki kültürlülüğü sürdürüp götürüyoruz ve bunun yarattığı çatışmadan doğan şizofrenik zihniyet dünyamızın önümüze yığdığı problemlerle boğuşuyoruz şunca yıldır.
Sayfa 266 - on dördüncü bölüm: yetkin tarihçiler nasıl çalışıyorlar: prof. dr. ahmet yaşar ocak ile söyleşi.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.