Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Aslanhan Rukiye

Aslanhan Rukiye
@slnhnrukiye
Sözcükleri dinlemeyi, sonra da onlar üstüne düşünmeyi seviyorum. | Gülün Adı
Hapishaneler suçluluk oranını düşürmemektedir. Bunları istedikleri kadar yaygınlaştırsınlar, sayılarını arttırsınlar veya dönüştürsünler, suç ve suçlu sayısı sabit kalmakta veya daha da kötüsü artmaktadır.
Reklam
Eğer hapishane fabrikalara, okullara, kışlalara benziyorsa ve bunların da hepsi hapishaneye benziyorsa, bunda şaşılacak bir şey yoktur.
Güçlü bedenler geliştirmek sağlığın gereğidir; uzman subaylar elde etmek nitelendirmenin gereğidir; itaatkâr askerler biçimlendirmek siyasetin gereğidir; fuhuş ve eşcinselliği önlemek ahlakın gereğidir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Disiplin, birey “imal etmektedir.;” bireyleri kendine hem nesne olarak hem de icraatının aracı olarak veren iktidara özgü bir tekniktir.
Kitle iletişim Araçlarınn bu denli çoğaldığı, hayatımızın her alanını bu denli kapladığı günümüzde görebildiğimiz, izleyebildiğimiz, öğrenebildiğimiz hayatın gerçek yüzü değil de, onun sistem açısından yapılmış kurgusal bir replikası ise; sokaklarımızdaki binaların duvarlarından tutun da, odalarımıza dek her yanımızı dolduran iletiler gerçek bir iletişimden çok bir gürültünün serpintileri ise yaşadığımız, kabullendiğimiz bugünkü hayat tarzımızı yeniden değerlendirmemiz gerekiyor.
Sayfa 114Kitabı okudu
Reklam
Sonuçta, bilim ve teknolojideki gelişmeler insanın özgürleşmesi için değil; insanın kendisiyle, başka insanlarla ve Doğa ile uyum içinde yaşayabileceği daha gelişkin bir hayatın oluşturulması için değil, Walter Benjamin'in sözleriyle, "organik olanın inorganik olanın tahakkümü altına alındığı” bugünkü modern toplumsal sistemlerin yeniden üretimi için kullanılmış olmaktadır. Bu yeniden üretim sürecinin gönüllü ve ücretsiz işçileri ise uzaklaşmak istediğimiz toplumsal realiteden kendimizi soyutlayabilmeyi umarak evlerimize, iç mekânlarımıza çekilen, atomize olmuş, yalnızlaşmış insanlardan oluşan kitlelere dönüşmüş bulunan bizler olmaktayız. Marx'ın Yahudi Sorunu'nda anlattığı süreçle kendi yalnızlığı içinde çırçıplak kalmış olarak evlerimizde izlediğimiz TV dizilerinin ayrılığı aracılığı ile kitleselleşmiş, edilgenleşmiş, seyircileşmiş bizleriz. Sıradan bir tezgâhtar kız, genç, felsefe profesörü, büyük şirket yöneticisi, sol ya da saă eğilimli gazeteci, yazar olan bizleriz. Ve hepimiz, modadaki, pop müzikteki, TV dizilerindeki gündelik konuşma biçimlerimizdeki evcilleştirilmiş argo sözcüklerimizdeki hızlı değişime karşın, insan ile insan arasındaki, temel ilişkinin değişmesini olumlu karşılamayan toplumsal sistemin karşısında Tarihimizin aksini değiştirme olanağından yoksunlaşmakta oluşumuzun ötesinde, siyasal hayatı ve savaşları bile margarin reklamlarının ya da "soap opera”ların söylemiyle izlediğimiz için, Tarihin ya da hayatın tanığı olma şansımızı da yitirir gibiyiz.
Sayfa 113Kitabı okudu
Disiplin, artık yalnızca bedenleri dağıtmak, onlardan zamanı çekip almak ve bunu birikimli hâle getirmekten ibaret olmayıp, etkin bir aygıt elde edebilmek için güçleri birleştirmektir.
Sayfa 246 - İtaatkâr BedenlerKitabı okuyor
Tanrı tarafından sayılan ve insanlar tarafından ödenen bir zamanı boşa harcamak yasaktı.
Bir suça uygun düşen cezayı bulmak, bir kötülük yapma düşüncesini çekici olmaktan kesinlikle çıkartan bir dezavantajı aramak demektir.
Bir suçun zararlılığı ve sonuç değeri, yasayı ihlal eden kişinin statüsüne göre değişmektedir; bir soylunun işlediği suç, toplum için halktan birinin işlediği suçtan daha zararlıdır.
Reklam
Yasanın sessiz kaldığı yerlerde, cezasız kalma umudunun yeşermemesi gerekir.
Eğer cezanın gerçeği tüm örnekler itibari ile suçun gerçeğini izlemiyorsa, insanların zihinlerinde suç ile ceza fikirlerini birbirlerine mutlak olarak bağlamak nasıl mümkün olabilir?
…Ve özellikle de işlenen hiçbir suçun adaleti yerine getirmekle görevli olanların gözünden kaçmaması gerekir; yasalar aygıtını cezalandırmama umudu kadar narinleştiren bir şey olamaz; eğer belli bir cezadan kurtulma katsayısı onu etkilerse, yargıdan geçeceklerin zihninde bir suçla bir ceza arasında sıkı bir bağ nasıl kurulabilir?
Bir suçun toplumsal bünyeye verdiği zarar, onun içine soktuğu düzensizliktir: yol açtığı rezalettir, verdiği örnektir, eğer cezalandırılmazsa tekrarlanmasına yönelik teşviktir, kendinde taşıdığı genelleme olanağıdır. Cezanın yararlı olabilmesi için suçun yol açabileceği düzensizlikler dizisi olarak anlaşılan sonuçlarını hedeflemelidir.
Adaletin felç olması bir zayıflamadan çok, yetkilerin iyi düzenlenmemiş bir dağılımına, bu yetkilerin belli noktalarda ve ihtilaflarda, bunlardan kaynaklanan süreksizliklerde yoğunlaşmış olmalarına bağlıdır.
1.223 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.