Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Sümeyye Günalan

Sümeyye Günalan
@smygnl95
𝑳𝒐𝒗𝒆 𝒚𝒐𝒖 ♡
Yüksek lisans - Marmara Üni.
İstanbul, Kadıköy
Üsküdar, 05 Şubat 1995
1131 okur puanı
Mayıs 2021 tarihinde katıldı
"Sadece 'sevilmek' harekete geçirir donmakta olan bir kalbi. Ve hızla çarpan bir kalptir her seferinde dünya üzerindeki onca güzel şeyin sebebi.. yani.. sızlayan yerinden sevmeye başlamalı bir insanı. Sevdiği kadar da sevilmektir zaten bir acının yara bandı."
Reklam
"Son derece sıradan yani sadece olması gerekenin olduğu her durumun; şükran duyulması gereken bir hâlmiş gibi sunulması.. Ve en çok da aza kanaat ettikçe 'hiç'in reva görülmesi usandırıyor. Sonra vazgeçiyor anlaşılmayı, aranmayı, özlenmeyi beklemekten. Kırılanı, örseleneni, dağılanı düzeltmekten.."
"Her şeyin, her ilişkinin, her adamın, her kadının, her günün bir şekilde 'aynılaşması' yoruyor aslında."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Usanmak, vazgeçmek, umursamamak. Bu üç kelime eğer bu sırayla dizilmişse artık bir insan yaşamında, sevilmeyi özlemeye başlamıştır. Sadece şefkatli bir ses ve o sesin tek bir hecesi bile yeter yağmurlu bir günü güneşli bir gün yapıvermeye.."
Sen el kadar bir kadınsındır Sabahlara kadar beyaz ve kirpikli Bazı ağaçlara kapı komşu Bazı çiçeklerin andırdığı İş bu kadarla bitse iyi Bir insan edinmişsindir kendine Bir şarkı edinmişsindir, bir umut Güzelsindir de oldukça, çocuksundur da Saçlarınla beraber penceredeyken Besbelli arandığından haberli Gemiler eskirken, deniz eskirken limanda Sevgili.. - Cemal Süreya
Reklam
"Hâlâ ikili ilişkilerde, 'aslında ne yaparken ne demek istediğimizi' anlamakta güçlük çekebiliyorum."
"Bu sabah bir daha düşündüm de 'insan sadece kendisi için seviyor karşısındakini' sorumluluğu fazla gelince kaçıyor."
"'Rüzgâr tersten esiyordu, hoca bana takmıştı, müdür zaten onu kolluyordu, filancanın yeğeni, bilmem kimin yakınıydı' diyerek kendi başarısızlığınıza kılıflar buldunuz mu? Hiç ama hiç tanımadığınız bir insan hakkında kalabalıklarda 'hiç sevmem ben onu' dediniz mi? 'Neden' diye sorulduğunda 'ay bilmem, hiç içten bulmuyorum onu' diye suratınızı buruşturdunuz mu? Gerçekten kendi kendinize karşı ne kadar samimi olduğunuzu tarttınız mı hiç? Yoksa biz içtenlik paranoyası içinde samimiyetsiz bir topluluk muyuz? Bunu hiç düşündünüz mü?"
"Oyunuzu vermeyip 'Bu ülke adam olmaz kardeşim' diye söylendiniz mi? Yere göğe koyamadıklarınıza bir gün 'Kim bu yahu!' diye bir kenara ittiniz mi? Kaçak dövüşenleri, namussuzları, hainleri aranıza alıp onlara alkış tuttunuz mu? Kara parayla yaşayanları 'ünlü iş adamları' diye kabullendiniz mi?.."
Reklam
"Eşinizin arkadaşının canınızı çok sıkan karısına 'Ay ne iyi oldu vallahi, öyle özlemiştim ki!' dedikten ve o mekândan çıktıktan sonra eşinize 'Bir daha bu sinir şeyle bir araya getirme beni!' fırçası çektiniz mi? Terk ettiğiniz kişiye sessiz telefonlar açarak, hayatındaki varlığınızı devam ettirdiniz mi? Aynı kişiyi ikide bir arayarak yeni ilişkisini yıkmayı denediniz mi? Acayip nefret ettiğiniz bir ünlüye sokakta rastladığınızda 'Aferin sana! Bravo devam et yoluna. Seni çok beğeniyor, çok tutuyoruz hep senin şarkılarını dinliyoruz,' dediniz mi? Çıplaklığını, davranışlarını ekran başında sürekli eleştirdiğiniz bir mankene rastladığınızda sarılıp onu öptünüz mü? Kızcağızı 'Halk beni seviyor ve ne demek istediğimi anlıyor' diye konuşturacak kadar buna inandırdınız mı?.."
"'Vallahi hiç sevmem dedikoduyu' başlığını oluşturan bu dört kelimeyi ne sıklıkla kullanırsınız? 'Benim maaşım bu kadar, peki o ne kadar alıyor acaba?' isimli gerilim filminin başrol oyuncusu olarak kafasını kırmak istediğiniz iş arkadaşınıza artist artist gülümsediniz mi? 'Nereye?' sorusuna 'şöyle bir dolaşıp geleceğim' diyen eşinize, sevgilinize, nişanlınıza o anda hiç güvenmediğini hâlde 'Tamam aşkım çabuk git gel' dediniz mi? Arkasından fırladığınız gibi takip ettiniz mi? Sonra hiçbir şey olmamış gibi eve gidip televizyon başında uyuyor durumuna geçtiniz mi? Cep telefonunu karıştırdınız mı?.."
"'Neden insanın sevdiği şeyler her zaman insanın yanında olmuyordu?..' 'Hayat bu' demiştim bilgiç bilgiç hayatın ne olduğunun çok da farkındaymışım gibi.. Özlemek zamanla yaptığımız en iyi iş oldu zamanla. Çareler ürettik buna karşı. Ama yine de sevdiğimiz şeyleri her zaman yanımızda tutmanın yolunu bulamadık. Belki de gerçekten hayat buydu. Yollarını gözleyerek büyütülüyordu sevgiler. Telefonda konuşurken adını karalayarak kâğıtlara, her telefonda o mu arıyor diye koşarak, ondan söz ederek geçip gidiyordu zaman. Göz açıp kapayıncaya kadar değil, su gibi akıp gidiyordu zaman.. özlenecek birileri, yolları gözlenenler ömrümüzde hep yaşıyorlardı bizimle birlikte."
"Hayat bu kadar basit bir şey işte.. Yaptıklarımız, yapmak istediklerimiz, özlediklerimiz, pişman olduklarımız, onardıklarımız, onaramadıklarımız.. Hepsi basit, minicik şeyler ama ulaşamadıkça, çözemedikçe, yenemedikçe bize kocaman geliyor.. Hiçbiri, hiçbiri bedel olamıyor, özlemini çektiğimiz o şey her ne ise.. Hayat bu işte; basit, küçük bir hadise.."
"Gani Müjde; 'Çok küçüktüm ve babam kendi koşulları içinde beni şımartmaya uğraşıyordu.. Bir bayram arifesi, galiba kendi takim elbisesini verip bana bir elbise yaptırmış. O bayram bana bir şey giydirebildiği için çok mutluydu ama ben elbiseden hiç hoşlanmamıştım. Ben bu çirkin şeyi giymem diye ağlamaya başladım. Babamın bana bakışını hiç unutamam. Galiba en fazla altı-yedi yaşındaydım. Birden hiç beklemediğim bir şey oldu ve babam bana hayatımda ilk ve son kez çok şiddetli bir tokat attı; çok gücenmişti bana. Aradan yıllar geçti. Şimdi İstanbul'un güzel manzaralı evlerinden birinde oturabiliyor ve istediğimi alabiliyorum. Babam öldükten sonra bir gün, babamın o bakışı geldi aklıma; keşke geri dönüp o sayfayı silebilsem, öyle isterdim ki.. ' "
3.078 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.