Nazan Bekiroğlu‘nun üslubuna hayran olanlardan biriyseniz bu roman da diğerleri gibi akıcı, sürükleyici ve bir o kadar da ilgi çekici. Nazan Bekiroğlu’nun ele aldığı konulardan ziyade üslubu her zaman benim ilgimi daha çok çekmiştir. Edebi birikimini -denemelerini bunun dışında tutmadan söyleyecek olursak- romanlarına bu kadar güzel okuyucuya hem üslubun güzelliğini hemde roman kişilerini sevdirip empati yaptıran nadir şahsiyetlerden bence. Nar ağacı romanında fotoğraftan fotoğrafa yaptığı geçişlerlede insanı tarihi bir gezintiye çıkarıyor yazar. Ufuk açıcı bilgilerle beraber çıktığınız bu tarihi yolculukta; dostluğu, gerçek aşkı,fedakarlığı,vefayı,vefasızlığı,savaşı ve ölümü tüm ruhunuzla hissediyorsunuz. Kimi zaman hafif bir tebessüm,kimi zaman yanağınızadan süzülen bir damla yaş eşlik ediyor insana…
Romanda olaylar Trabzon – Tebriz – Tiflis – Batum – Bakü – İstanbul hattında geçiyor. Settarhan ile Zehra’nın hikayesinden geriye dönüşle; Settarhan, Zehra, Azam, Sofya, İsmail, Büyükhanım, Hacıbey, Azam, Mirza Han, Piruz, Celil Hikmet ve biraz daha geri planda kalan birçok karakterle oluşturulan, aşkı, acıyı, savaşı, ihtilali, kötülüğü, dönemin gerçeklerini anlatan bir eser. Umarım keyifle okursunuz…