Yeni doğan bebeklere maaş bağlanması:
İbn Ömer anlatıyor: Bir grup tüccar Medine'ye gelmişti; mescitte konaklayacaklardı. Hz. Ömer, Abdurrahman b. Avf'a: "Onları, gece hırsızlığa karşı korumaya ne dersin?" dedi. O gece, ikisi mescitte tüccarları beklemeye koyuldu. Beklerken namazlarını kılıyorlardı. Hz. Ömer, bir ara bir bebek ağlaması duydu. Sesin geldiği yere doğru gitti. Bebeğin annesine, "Allah'tan kork, bebeğine iyi baksana!" dedi. Sonra, bebek yine ağlayınca Hz.Ömer, tekrar o kadının yanına geldi ve aynı uyarıda bulundu; yerine döndü. Yine aynı çocuğun ağladığını duyunca, Hz. Ömer kadının yanına gitti ve "Yazıklar olsun, sen ne kötü bir anneymişsin! Akşamdan beri çocuğun bir an durmadı, hep ağladı" dedi. Kadın dedi ki: "Ey Allah'ın kulu! Bu gece beni iyice usandırdı. Sütten kesmek istiyorum, ama bırakmıyor " Hz. Ömer, "Niçin?" dedi. Kadın: "Çünkü Hz. Ömer çocuğa ancak sütten kesildikten sonra nafaka veriyor, onun için bir an evvel sütten kesmek istiyorum." diye karşılık verdi. Hz. Ömer, "Peki; çocuk şimdi kaç yaşında?" dedi. Kadın, "Şu kadar aylık." diye cevap verdi. Hz. Ömer, kadına: "Sen şimdi acele etme, hemen sütten kesme onu." dedi ve gidip sabah namazını kıldırmaya başladı. Namaz kıldırırken ağladığından dolayı Hz. Ömer'in sesi boğuk çıkıyor, pek iyi anlaşılmıyordu. Hz. Ömer, selâm verince, "Yazıklar olsun Ömer'e! Şimdiye kadar belki nice Müslüman çocuğunun vefatına sebep oldu!" dedi ve hemen oradakilerden birine, her doğan çocuğa ödenek ayrılacağını halka ilan etmesini emretti.
Yollar çok erken akşamda silindi, Kalmadı kaybolma ümidim bile; Başka bir şey örttü ayak sesini Ay rengi sessizliğin ötesinde. Uzakta her şeyden ve yıldızlardan inkarı oldun bütün bahçelerin, Kırmak için bir dal bile bulamayan Soğuk rüzgarlarda kuruldu evin.
Reklam
Yollar Çok Erken...
Yollar çok erken akşamda silindi, Kalmadı kaybolma ümidim bile; Başka bir şey örttü ayak sesini Ay rengi sessizliğin ötesinde. Uzakta her şeyden ve yıldızlardan İnkârı oldun bütün bahçelerin, Kırmak için bir dal bile bulamayan Soğuk rüzgârlarda kuruldu evin.
Bu, sigarayla yaşadığım tek kötü deneyim değildi. Bu olaydan kısa bir süre sonra başka bir akşam, Lodge Caddesi'ndeki evimizde kendi odamda sigara içtiğimi hatırlıyorum. Sonunu sabah içebilmek için ucundan koparmıştım. Birkaç saat sonra öksürerek uyandım. Her yer duman olmuştu, Lanet olsun, evi yaktım, diye düşündüm! Ama yere baktım ve kül tablasındaki sigaranın yanık bile olmadığını gördüm. Bilmediğim şeyse babamın bardan eve biraz neşeli gelmiş ve evin içinde sigara içmekte olduğuydu. Ama sigarasını söndürmek yerine kanepenin üzerine düşürmüştü. Yastıklardaki tüm süngerler için için yanıp o korkunç kara dumanı eve salmışlardı. İlk yaptığım şey alt kata, oturma odasına koşmak oldu. Babamı akşamdan kalma bir hâlde ve suçluluk duygusu içinde buldum. Annemin gözlerinden yaşlar akıyordu ve benden daha fazla öksürüyordu. "Jack Osbourne," dedi tükürükler arasından. "Sen burada ne halt ed..." Ardından öyle şiddetle öksürdü ki takma dişleri ağzından fırladı ve camı kırıp dışarı uçtu; dışarıdaki dondurucu soğuk alevlerin âdeta bir şenlik ateşi gibi harlanmasına neden oldu. Gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Neyse, annem bahçeye dişlerini almaya gittiğinde babamla yangını söndürmeyi bir şekilde başardık. Ama ev haftalarca kötü koktu.
Sayfa 43 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
Biz de atlar yoruldukça tekerleklerin arkalarına taş koyarak, yaya devam ediyorduk yolumuza; yol gökyüzüne çıkıyor gibiydi, gözün görebildiği kadar tırmanıyordu çünkü, sonunda da, bir önceki akşamdan beri Gud Dağının tepesine avını bekleyen bir akbaba gibi tünemiş olan bulutun içinde kayboluyordu; kar, ayaklarımızın altında gıcırdıyordu; hava bayağı azalmıştı, soluk alırken güçlük çekiyordu insan; kan beyinlerimize doluyordu sanki, buna rağmen damarlarıma tatlı bir duygu yayıldı, dünyanın bu kadar tepesinde olmaktan sevindim; tabii çocuksu bir duyguydu bu, ama toplum kurallarından kurtulup tabiata bu kadar yaklaşınca, insan çocuklaşmadan edemiyor:
Gün atıncaya kadar Faki çaldı, söyledi. Karşısındakiler sanki bir tek insan olmuştu, pencereden dengbejin üstüne bir top ışık düştü, Faki ışıltılar içinde kaldı. Kavalını yanına bıraktı, sazını eline aldı, duyulmadık havalar çaldıktan sonra sazı da kavalın yanına uzattı. Hiç kimseden bir tek ses çıkmadı. Akşamdan bu yana Emir de içinde kimse soluk bile almamıştı.
Sayfa 368Kitabı okudu
Reklam
187 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.