Artık yorgunluk çekmiyordum, ben yorgunluğun sırtına binmiştim.
Dünyanın sonunda, hiçliğin ortasındaydım, her şeyden uzakta. İçtiğim o sigaradan sonra, kendimden sonsuz bir uzaklıktaydım.
Reklam
Hüznü dinlenerek dağıtamayacağımdan çaba harcamayı seçtim.
İnsanoğlunun mutsuzluğunu süreklileştiren şiddet sarmallarının yönettiği bir dünyada kalmak istiyor muydum? Yanıtım, hayır, asla ve hiçbir yerde'ydi ve bu yüzden insansız bir dünyaya kaçmayı seçtim.
Yurdum asla benim olmamıştı. Ve benim olduğunda da, orada kendimi bir yabancı gibi hissediyordum.
“İçimde bir inançtan daha çok şey ölmüştü. Umut sözcüğünün tüm anlamlarını yitirmiştim.”
Reklam
Uğruna canımı verebileceğim kişiler, birdenbire tanınmaz insanlar olup çıkmıştı. En dayanılmazı, kendime çok yakın bulduğum insanlarla aramda büyük bir uçurum olduğunu görmekti. Onlara kin besleyemiyordum. Daha da kötüsü, onları anlayamıyordum.
TÜYLER ÜRPERTiCi BiR GÖRÜNÜM
Hayır De! adlı bu şiirsel manifestonun sonunda, insanlar savaşa "Hayır!" demezlerse olacakların tüyler ürpertici bir görünümünü betimliyordu Borchert: "Sonra, deşilmiş bağırsakları ve zehirlenmiş ciğerleriyle son insan ışıldayan güneşin ve yanıp sönen takım yılzların altnda bir başına dolanıp duracak; bir deri bir kemik kalmış, çılgına dönmüş son insan, uçsuz bucaksız mezarlar, dev beton blokların soğuk putları ve ıssız kentler arasında yalnız başına bir küfür gibi dolanırken, şu korkunç soruyu soracak: NEDEN? Ve bu soru bozkırlarda hic duyulmadan yitip gidecek, yıkıntılar arasında sürüklenip kiliselerin molozları arasında yok olacak, girilmez yeraltı sığınaklarına çarpıp parçalanacak ... "
Sayfa 18 - Yardam Kitap: Birinci Basım: Mart 2017 - Türkçesi: Celal ÜsterKitabı okuyor
İnsan soyunun en açık fikirlisinin gece güneşi işaret etmesi neye yarar?
"Çağımızı ve topraklarımızı çalarlarken rasatçılar gibi gökyüzüne bakmamızı bekliyorlardı."
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.