Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir insanın gözleriyle gördüğü bir manzaranın, iç gözde gizlenenlerin yansıması oluşuna sık rastlanır.
Nefret ettiğimiz insanlardan sonsuza dek uzak kalamayız. Öte yandan, yine aynı nedenle, sevdiklerimize asla büsbütün yakın olamayacağımızı da düşünebiliriz.
Reklam
Nefret ettiğimiz insanlardan sonsuza dek uzak kalamayız. Öte yandan, yine aynı nedenle, sevdiklerimizle asla büsbütün yakın olamayacağımızı da düşünebiliriz .
Nefret ettiğimiz insanlardan sonsuza dek uzak kalamayız. Öte yandan, yine aynı nedenle, sevdiklerimize asla büsbütün yakın olamayacağımızı da düşünebiliriz. Gemiye bindiğimde bu korkunç ilkeyi biliyordum.
Eşi artık hayatta olmayan bir kadının sınırları nerede başlayıp nerede biter? Ne kadar zaman geçmesi gerekir toplum içinde gülmesi için inanın bilmiyorum .ne giyse sırıtmaz mesela üzerine ,çiçekçiden sevdiği çiçeklerden alsa insanlar ne düşünüyor hakkında ?renkli bir atkı ve deri bir eldiven kullanabilir değil mi soğuk havalarda ,eskisi gibi kartopu oynayabilir mi onlarla ?olur da arkadaşlarımla bir araya gelirsem eve kaçta dönmem gerekir, hangi konulardan konuşmalı ve nelerden bahsetmeliyim?
Firar
Meğer ben ne kadar boş şeylere ağlamışım; Kalbim hakikat diye bir ihtimale tapmış. Ne manasız şeylere meğer bel bağlamışım; Meğer benim peşinden koştuklarım serapmış… Kimsede bulamadım menfaatsiz bir yürek; Kadınlar bana yalnız soğuk bir deri verdi. Bir kardeş sevgisini uzattığım her erkek, Çamurlandıktan sonra kalbimi geri verdi… Anladım insanlardan geldiğini kederin; Uzak, herkesten uzak bir hayat süreceğim. Benim bu inzivama taarruz edenlerin, Yüzüne hakaretle, kinle tüküreceğim…
Reklam
Sergilenmiş eski kitaplar dikkatini çekti; birkaç tanesini satın almasına ramak kalmıştı ki, ellerini soğukkanlılıkla yeleğinin cebine götürüp gülümsedi, soğuk bir horgörünün izlerini taşıyan tasasız yürüyüşüne devam etmek üzereyken, şaşkınlıkla cebinin derinliklerinde birkaç bozuk paranın düşsel bir tınıyla şıkırdadığını duydu.
Sayfa 13
“…; yeni günü bekliyoruz ve beklemeyi sürdürüyoruz;ışığın mı yoksa ölümün mü daha önce geleceğini bilemiyoruz.Cehennemin akrepsiz yelkovansız bir saat kadar basit olabileceğini hiç düşünmemiştim.”
“İyi bir savaşçı , savunduğu davayla tanımlanmaz, savaştan çıkarabildiği anlamla tanımlanır.”
Mahkûmları söyletmek için cellâtlar tarafından tatbik edilen işkenceler:
Ustura ile diri diri deri yüzmek, saçları kesilen başa ateşte kızıl hale getirilmiş demir tas giydirmek cımbızla sinirleri çekmek, bir uzvun içine sonda gibi burgu sokmak, kaynar sudan soğuk suya ve soğuk sudan kaynar suya sokup çıkartmak, çekiçle kol ve bacak, el ve ayak kemiklerini kırmak... İdamından evvel kendisine bu korkunç işkenceler tatbik edilmiş devlet adamları, Onyedinci asır defterdarlarından Yahnikapan Abdülkerim Paşa ile Sadrazam Melek Ahmet Paşa'nın kethüdası yani dahiliye nazırı Gadde kethüdadır.Usulen, bir devlet adamı idama mahkûm olunca, ferman, kendisine bostancıbaşı tarafından eteği öpülerek hürmet gösterilir ve teselli yollu sözler söylenir ve aptes alıp iki rekât namaz kılmasına müsaade olunurdu; bu tebliğ ekseriya da metanetle karşılanırdı.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.