"Gelecekteki kurtuluşuna olan susamışlığı onu anı yaşamaktan alıkoyar."
Tehlike altındaki dünya, nesilden nesile aktarılarak bize ulaşan mistik öğretilerin engin gerçeğini göz ardı edemeyecek durumdadır. Onlardan şüphe edeceğimize neden kendimizden şüphe etmiyoruz: bilgisizliğimizden, halihazırda her şeyi anladığımızı zannetmemizden, hırslarımız ve bahanelerimizden, gerçeğin elçilerinin ve ustaların aktardıkları huşu verici ve her yöne yayılan bilgelikleriyle ilgisi olmayan, gerçeğe ilişkin sözde açıklamalara olan tutkumuzdan?
Sayfa 204Kitabı okuyor
Her zaman yaşamın ancak bir rüya kadar gerçek olan niteliklerinin farkında ol.
Sana yapılanları bir rüya olarak görürsen yapılanlar seni o kadar üzemez.
Sayfa 77Kitabı okudu
Her şeyin doğası aldatıcı ve geçicidir,
İkici bakış açısıyla bakan kişiler acı çekmeyi mutluluk olarak kabul ederler,
Balı bir jiletin ucundan yalayanlar gibi.
Maddi gerçekliğe sıkı sıkıya tutunanlar ne kadar da acınacak haldeler:
Dikkatinizi içinize çevirin, benim gönül dostlarım!
Sayfa 66Kitabı okudu
Varlığımız sonbahar bulutları kadar süreksizdir.
Yaratılmış olanların doğumunu ve ölümünü izlemek, bir dansın devinimlerini seyretmek gibidir.
Bir yaşam süreci, gökyüzündeki bir şimşek çakması kadardır,
Bir dağın dik yamacından akan sel suyu gibidir.
Sayfa 57Kitabı okudu
Gelecek hakkında planlar yapmak, kuru bir derede balık avlamaya gitmek gibidir; hiçbir şey istediğiniz gibi sonuçlanmaz, öyleyse bütün planlarınızdan ve hırslarınızdan vazgeçin. Eğer bir şey hakkında düşünmeniz gerekiyorsa ölüm saatinizin belirsizliği üzerine düşünün.
Sayfa 51Kitabı okudu
Toplumumuzun gençlik, cinsellik ve güç tutkunu bireyleri, yaşlı ve hastalardan kaçıyor.
Sayfa 34Kitabı okudu
... çünkü o Samten'e özgürlük yolunda yardım edebilirdi. Daha sonra, her öğrencinin rüyasının bu deneyimi başından sonuna kadar onun rehberliğinde yaşayabilmek için kendi ustasından önce ölmek olduğunu anladım.
Bir adamın doğuşu onun kederinin de doğuşudur. Ne kadar uzun yaşarsa o kadar aptallaşır çünkü kaçınılmaz olan ölümden kaçınma endişesi de giderek artar. Ne acı bir durum! Hiçbir zaman erişemeyeceği bir şey için yaşar. Gelecekteki kurtuluşuna olan susamışlığı onu anı yaşamaktan alıkoyar.
Chuang Tzu
Sayfa 45Kitabı okuyor
Tanıdığım bazı Budist ustaların kendilerine eğitim için gelen insanlara sadece tek bir soru sormaları her zaman ilgimi çeker:
Bu hayattan sonra da bir yaşam olduğuna inanıyor musunuz?
"Bizi kendimizden ayıran uçurumu aşamadıktan sonra, Ay'a yelken açsak ne kazanırız ki?"
Thomas Merton
Sayfa 511Kitabı okudu
Büyük sanat eserleri, tıpkı gökyüzündeki ay gibi dünyayı aydınlatmaktadırlar fakat ışıkları kendi ışıkları değil, Mutlak olanın saklı güneşinden aldıkları ışıktır. Modern sanatın pek çok alandaki sınırların nedenlerinden biri de, sanatın görünmeyen kutsal özünün ve kutsal amacı hakkındaki bilginin kaybolmuş olması, yani insanlara gerçek doğaları ve evrendeki yerleri hakkında bir anlayış kazandırmak; onlara tekrar yaşamın değeri, anlamı ve sonsuz olasılıklarını anımsatmayı unutmak olabilir mi?
Sayfa 505Kitabı okudu
"Usta, aydınlanmışlığı yaşamıma nasıl geçirebilirim? Onu günlük yaşamımda her an nasıl deneyimleyebilirim?
"Yemek yiyerek ve uyuyarak," diye yanıtlar Usta.
"Ama Usta, herkes uyur ve herkes yemek yer."
"Ama herkes yemek yerken sadece yemez, uyurken sadece uyumaz."
Sayfa 139Kitabı okudu