Sokrates'e göre mutluluk;tamamen ruhun iyiliğine veya kötülüğüne bağlıdır .Ona göre insanlar gerçek mutluluğu isterlerse de ne olduğunu bilmediklerinden, sürekli ellerinden kaçırırlar.
Sayfa 5
Aristoteles, tinsel ağrı duygusunu, tensel doygunluğa ulaşamamak ya da bu doygunluğu aşmakla açıklamıştır. Aristoteles'e göre tinsel duygularımız, tensel isteklerimizin gerektiği ölçüde karşılanmamasından doğarlar. Örneğin aç bir insan, yeterince doymamış ya da yettiğinden daha çok doymuşsa tinsel acı duyar. Daha sonra Descartes, tinsel acı'nın insana zararlı olanın zihinde yansımasıyla meydana geldiğini ileri sürmüştür. Faydacılık ve pragmacılık çğretileri de bu temelden yola çıkmışlardır. Faydacılara göre acı veren, yararsız olandır. Pragmacılara göre acı veren, pratik yanlıştır. Pratik olarak yanlış davranıp davranmadığımızı bu ölçüyle anlayabiliriz, davranışımız bize acı vermişse yanlış davranmışız demektir... Acı ve haz, bütün canlıların ana itkileridir. Hayvan ve insan, acıdan kaçar ve hazza yönelir. Bu güçlü itkiler birçok felsefe öğretilerinin temel ilkeleridir. Antik Çağ Yunan felsefesini kaplayan mutluluk temasının temelinde bu itkiler yatmaktadır. Hazcılık ve Kirene okulu öğretileri acı-haz karşıtlığı üzerine kurulmuştur. Sokrates'e göre acıdan kaçmak ve hazza yönelmek ancak bilgiyle gerçekleşebilir. Yaramıza bıçak vurdururuz, çünkü bilgi ilerde ki büyük acıdan korunmak için şimdiki acıya katlanmamızı gerektirir. İnsan, acıdan bilgisizce kaçar ve hazzı bilgisizce isterse, yarasına bıçak vurdurmaz ve ölür.
Sayfa 18 - Remzi KitabeviKitabı okudu
Reklam
Sokrates'e göre mutluluk; tamamen ruhun iyiliğine veya kötülüğüne bağlıdır. Ona göre insanlar gerçek mutluluğu isteseler de ne olduğunu bilmediklerinden, sürekli ellerinden kaçırırlar.
Sokrates'le ilgili bir olay anlatılır: Pazar yerinde mallarla dolu bir tezgahın önünde öylece durmuş ve sonunda bağırmış: "İhtiyacım olmayan ne kadar çok şey var burada!" Sokrates'in bu tavrı, Kinik Felsefe için çıkış noktası oluşturur. İ.Ö. 400 civarında Atina'da Sokrates'in öğrencilerinden Anthisthenes tarafından başlatılmıştır Kinik
Sayfa 150 - Kinik - Kinizm - DiogenesKitabı okudu
Gerçek öz yalnızca bir sez­gisel anlayış yeteneği değil bir irade -bütün di­ğer haz ve görünüşteki mutluluk arzularını bastı­ran bir irade- yeteneğidir de aynı zamanda. Ne­yin gerçekten iyi olduğunu gören ruh, fark ettiği iyiyi şaşmaz biçimde arzular. Sokrates'e göre ay­dınlanmış ruhun bu arzusu o kadar güçlüdür ki gerçek özün, hedeflerini aldatıcı olarak gördüğü diğer arzuları yenmekte başarısız olamaz. Sokrates'in 'Erdem bilgidir', 'Kimse bile bile yanlış yapmaz,' biçimindeki paradokslarının anla­mı budur. Insanlar genelde 'yanlış olduğunu bili­yordum ama yapmaktan geri duramadım' der­ler. Sokrates ise şöyle cevap.verir: Bu asla ger­çek değildir. Başkalarının sizin yaptığınızın kötü olduğunu düşüneceğini biliyor olabilirsiniz ya da bunun kötü olduğu size söylenmiş olabilir; fakat kendiniz için kötü olduğunu düşünseydiniz yapmazdınız. Yanlışınız bir anlayış eksikliğidir. İyi ola­nı görmemiş, o an için size iyi gözüken bir haz tarafından yanıltılmışsınızdır. İyiyi görmüş olsay­dınız onu ister ve buna göre davranırdınız. Hiç kimse, gerçek isteği samimi ve açık bir vizyon tarafından bir kez nesnesine, yani iyiye yönlen­dirildikten sonra bu isteğine karşı bir şey yapmaz.
Notlar (1/20)
Sokrates için bilgelik, çok şey bilmek ya da bir şeyi nasıl yapacağını bilmek değil, bilgelik ile neyi bilebileceğimizin sınırlarını da içerereki varoluşumuzun gerçek doğasını anlamayı kastediyordu. Platon gerçekleri sadece filozofların gördüğünü düşünürdü çünkü sadece filozoflar gerçek ile görünüşü ayırt edebilirdi. Platon’un
Reklam
42 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.