696 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Sihire Değil Şiire İnanın...
Şiir görünümlü sihir ablukasındayız günümüz simülasyon yaratan sayısız simülakrlar'la. Sihir hakkındaki o şiirlerdir kurtuluşumuz; biri de Tolkien'in ibretlik Silmarillion'u: 'Morgoth ve Sauron'un sihir tutkuları onları solipsizm öznelliği yerine nihilizm hiçliğine yollar!..' Şiir, simülakrların ötesinde bir hakikat
Silmarillion
SilmarillionJ. R. R. Tolkien · İthaki Yayınları · 20185,8bin okunma
Sühreverdî buna “işrak” der ve “ işrak olmadan idrak olmaz” ilkesini, felsefesinin temel unsuru olarak vaz eder.bu husus solipsizm ( zihin ancak kendi bilebilir) geleneğinin neden ortaya çıkmadığınıda izah ediyor.
Dildar

Dildar

@dldr
·
Evrene ilişkin her bilme eyleminin temelinde, insanın dışında var olan bir şeylerin ona dokunması, işaret etmesi, çağrıda bulunması ve onu harekete geçirmesi vardır. İnsan, ancak kendisinin dışındaki haricî bir gerçeklikle temasa geçtiği zaman kendi zihin dünyasından çıkar bilgisinin konusu olan varlıklarla irtibat kurar.
Reklam
Descartes eğer zihninde apaçık olarak dışarıdan gelen başka fikirler olmasaydı, kendi varlığının bilgisinden öteye geçemeyeceğini dolayısıyla "yalnız ben varım'' diyeceğini belirtmektedir. Buna felsefede 'solipsizm' denilmektedir. Solipsizm, kendi varlığının dışında başka varlıkların gerçekliğini tanimamak ve kendi beninde sıkışıp kalmak demektir.
Sayfa 131Kitabı okudu
431 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Agnostisizm ve İlahi Tragedya
Evvala Şahsi düşüncem sonra Kitap Incelemem.
Diamond Tema
Diamond Tema
yı doğrusu hiç okumamıştım. Son günlerde youtube kanalında ki bir tartışma vesilesi ile gündeme gelmesinden bilgi sahibi oldum. Din kitleleri uyutmada bir afyon görevi gördüğünden bu alana az biraz dokunan kendi cenahından değil ise linçe uğruyor! Oysa ki,
Diamond Tema
Diamond Tema
sözü edilen programda,
Agnostisizm ve İlahi Tragedya
Agnostisizm ve İlahi TragedyaDiamond Tema · Mitra · 2022427 okunma
Solipsizm: Sadece kendi bilincinin var olduğunu kabul eden felsefi görüş.
1980'lerden itibaren, sorgulanmayan bazı araştırma ağlarında da görüldü ki bilim bu bağlamda diğer insan faaliyetlerinden çok farklı değil; o da aslında toplumun inşa ettiği bir fenomenmiş, topluca örgütlenen insan emeğinin ve karar almasının bir ürünüymüş. Olgular, gökten düşmezler, bize doğrudan "verili" değillerdir, ilham yoluyla erişmeyiz onlara... Çalışma olguda vücut bulur, tıpkı Rodin'in atölyesindeki pek çok işçinin kolektif zahmetinin Düşünen Adam heykelinde vücut bulması gibi. Demek ki bir olgu toplumsal açıdan inşa edilirmiş (Restivo, 2005: xiii). Ama bu demek değil ki her tür ifade, bilimsel olgunun statüsünü temin eder; toplumsal inşa ne bilişsel solipsizm ne de ahlaki görecelik için bir reçete sunmaz. Bilimsel olgular tamamen keyfi rastlantılardır anlamına da gelmez. Bunun anlamı sadece bilimsel olguların olumsal olduğudur; bir olgunun üretildiği yollar -konu seçimi, araştırma yeri, kaynak kısıtlamaları, deneysel kanıtların birikimi, yöntemlerin şeffaflığı olgunun tesisinin ya da inşasının kısımlarıdır. Bilimsel olgular, tarihsel ve kültürel bakımdan değişen kısıtlamalar altında üretilir; böylece, bilimsel soruşturma zaten bilinen şeyle, elde olan teknolojik kapasiteyle ve maddi kaynaklarla, insanın çalışma kapasitesiyle, hayal gücüyle, iş birliğiyle ve iletişimle hem etkinleşmiş hem de kısıtlanmıştır. Bu kısıtlamalar hem bilimin içeriğini hem de o içeriği üretme sürecini şekillendirir.
Reklam
88 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.