Kelime anlamı macera ve serüven olan, Türk edebiyatının ilk gerçekçi romanlarından birisi olma özelliğini taşıyan Sergüzeşt, bir aşk trajedisi üzerinden kölelik ve tutsaklığı konu alıyor. Dönemin toplumsal yapısının ve eşitsizliğinin ustalıkla kaleme alınması yaşanan zorlukları gözler önüne seriyor. Kitap esaretin ve tutsaklığın yok edici
Karanlıklar Efendisi, parmaklarıyla benimkileri arayarak, “Alina,” diye tekrarladı. Gözlerime yaşlar doldu, şaşırdım.
Uzanarak elinin üstüyle yanağımdaki yaşları sildi. Kanlı dudaklarında belli belirsiz bir tebessüm peyda oldu. "Yasımı tutacak biri." Çok ağırmışçasına elini indirdi. "Kirletecekleri," dedi soluğu kesilerek, elimi biraz daha sıkarak, "bir mezar istemiyorum."
"Peki," dedim. Gözlerimden yaşlar boşaldı. Geriye hiçbir iz kalmayacak.
Titredi. Gözkapakları kapandı.
"Bir daha," dedi. "Adımı bir daha söyle."
Kadimdi, biliyordum ama o an sadece bir çocuktu; çok zeki, gereğinden fazla bir güç bahşedilmiş, omuzlarına sonsuz bir yük yüklenmiş.
"Aleksander"
Gözleri kırpışarak kapandı. "Yalnız kalmama izin verme." diye mırıldandı. Sonra son nefesini verdi...
Artık sevdaları ıcımde yasıyorum..her zaman oldugu gıbı yıne sen varsın basrolde..nasıl oluyorsa hıc kavga etmıyorum ıcımdekı senle hıc manasız kıskanclıklar olmuyor ve hıc bır zaman cekıp gıtmıyorsun sessızce..dedım ya sadece sen ve ben varız orda.. Ama o karanlık bakıslarının nedense sılemedım yıne hala korkuyorum bakınca gozlerım senınkıne..Oyle buyuk bı sevda yasıyorum kı ıcımde bılıyorum mumkun degıl gercekte yasamak ne yaparsam yapayım butun omrumce.. Sonra cesaret edıyorum bakıyorum gozlerıne oylesıne cekıyorlar kı benı ıcıne vazgecıyorum hemen bakmaktan burda bıle korkuyorum nedense...Senı sevıyorum kelımesını nedense yıne kullanamıyorum cok ugrasıyorum hıc degılse burda dıyorum bak kımsecıklerde yok basbasayız ıste; cıkar su ıkı kelımeyı agzından hadı be cocuk soyle artık dıyorum; olmuyor. Ama yınede anlıyorsun tavırlarımdan durusmdan sesımden senı ne cok sevdıgımı.. kucuk bı tebessum edıyorsun o bana yetıyor. anlıyorumkı:BENDE SENI SEVIYORUM; dıyorsun Oylesıne kapılıyorumkı bu sevdaya hıc yasamadıgım bı seyı yasıyorum ıcımde..bırdenbıre bı umıt doguyor ıcıme tam cesaret edıp alıyorum telefonu elıme son sozun gelıyor aklıma KORKUYORUM ıcımdekı sende yok olacak dıye...
Okurken çok duygulanıp,ağladığım için ara vermek zorunda kaldığım, bazı yaşananlara inanamadığım, güzel anlarında tebessüm ettiğim,son zamanlarına denk gelen kısımda salya sümük ağladığım, kitap biterken sanki O'na veda ettiğim için içimin burkuldugu bir okumaydi.
Nuri Ulusu ve onun anılarını büyük emekle kitaba dönüştüren oğlu Mustafa Kemal Ulusu'ya büyük teşekkürler ve saygılarımla herkesin,hepimizin okumasını inanılmaz istediğim bir kitap...
Lütfen okuyun
Sanki yaprak döken bir bahar geçiyor içimden sert ve hüzün dolu
Böyle olmaması gereken ne varsa tam ortasinda kalmış çaresiz yanlız hisseden bir adem kulu geçiyor bu dünyadan
Neden niçin olmazlar içinde karamsarlık var urkekliginde kahkaha atan insanlarla çevrili etrafında tebessüm etmeye çalışan bir adem kulu işte.
Öncelikle kitap, neva bulvarı, burun, portre, palto, bir delinin anı defteri ve fayton adlı altı eserden oluşmaktadır.
Neva bulvarı adlı bölümün genelinde yüksek sosyete mensuplarının tabiriyle hiyerarşinin kol gezdiği alt-üst sınıflarının yoğun olarak hissedildiği, günümüz ölçütünde bağdat caddesi, Şanzelize caddesi olsun, tamamıyla lükse karşı
“Dünya sana verecek ne dert, ne zevk bulabiliyor, dünyayı perişan ediyorsun.”
İnsanlar vardır. Bir de başka insanlar vardır. Yazarlar vardır. Bir de ‘başkalarını’ yazanlar vardır. Bu başkalarını sokaklarda yürürken, lokantada yemek yerken, okulda öğretmenin sorusuna cevap verirken, bir bankta oturup denizi seyrederken ve hayatın daha nice
Yazar, ailesiyle beraber Osmanlı'nın son ve cumhuriyetin ilk dönemlerinde yaşadıklarını anlatıyor. Kitabın ilk kısımlarını okurken yüzümdeki tebessüm, yerini 1. Dünya Savaşıyla birlikte hüzne bıraktı. Bir ailenin ve toplumun savaş nedeniyle değişen hayatları çok iyi anlatılmış. Kendimi bazen yaşadıkları evin içerisinde, bazen o dönemin sokaklarında buldum.
Kitabı bitirdiğimde aile üyelerini yakınlarım gibi hissettim. Öyle ki, yazarın annesi Şevkiye Hanım'ın kabri İstanbul'daymış. Bir gün ziyaret etmek istiyorum. Allah rahmet eylesin. Mekanları cennet olsun.
Astronomik düzeyde bir zaman harcayıp, ince eleyip sık dokuyarak editörlüğünü üstlendiğim kitabımız nihayet basıldı. Kronik yayınevinin son derece profesyonel ekibinin desteği ve ekibimizdeki uzmanlarımızın araştırmalarıyla bu alanda yazılmış en etkili başvuru kaynağı olma iddiasına sahip bu eseri alanda çalışan herkese öneriyorum.
Bu kitabı içerik kalitesi haricinde bir gerekçeden ötürü daha önerirken için çok rahat. Sıkıcı ve yorucu bir üslup yerine uzman olmayan ama konuyu merak eden herkesin rahatlıkla okuyabileceği bir dille yazıldı. Biraz iç karartıcı olan bu konuyu okurken etkili şekilde öğrenebileceğiniz gibi aynı zamanda eğlenebilirsiniz de.
Böyle bir bilimsel eserde pek beklemezsiniz ama bağımlılıklar konusundaki araştırma sonuçlarını okurken yüzünüzde her daim bir tebessüm olacağını garanti edebilirim.
Eğitimde her zaman dediğim gibi, eğlenmezsen öğrenmezsin.
Herkese iyi okumalar
Yasin Bey’in sağ kolundan tutan bir asker, sol kolundan tutan diğer askerle birlikte rutubet dolu, dar, karanlık koridorda ilerliyorlardı. Yasin Bey etrafı detaylıca inceliyordu. Nasıl olsa ömrünün geri kalanını burada geçirecekti.
Dar uzun koridordan bir süre daha ilerledikten sonra sağ koluna girili olan asker Yasin Bey’in kolunu bırakıp
Hafsa kabanının iplerini bağlayıp turuncu şapkasını kumral saçlarının üzerine geçirdi. Ders kitaplarını da eline alarak sınıfından çıktı. Yine onun açısından çok keyifli olan bir dersten çıkmıştı. Edebiyat okumaya bayılıyordu.
Kampüsünün olduğu binadan çıkıp çıkışa doğru ilerlemeye başladı. Dışarıda en sevdiği hava olan sonbahar vardı.