Vinteuil’ün sonatında, en önce keşfedilen güzellikler, aynı zamanda en çabuk bıkılanlardır; kuşkusuz aynı sebepten ötürü: Daha önce bildiklerimizden en az farklı olanlar bunlar olduğu için. Ancak, bu güzellikler uzaklaştıkça, dimağımıza karışıktan başka bir şey sunamayacak kadar yeni olan üslubunun bizim için anlaşılmaz kıldığı, el değmemişliğini koruduğu bir cümle kalır seveceğimiz; o zaman, her gün farkına varmadan önünden geçtiğimiz, bekleyen, sırf güzelliğinin gücüyle görünmez olup bilinmezliğini korumuş olan cümle, en son gelir bize. Ama en son terk edeceğimiz de odur. Üstelik ona olan sevgimiz, diğerlerinden uzun sürecektir çünkü onu sevmemiz daha fazla zamanımızı almıştır. Zaten biraz derin bir eseri birinin kavraması için gereken zaman -benim için bu sonat konusunda olduğu gibi- gerçekten yeni olan bir şaheseri kitlelerin sevebilmesi için geçmesi gereken yılların hatta bazen asırların küçük bir örneğidir, adeta simgesidir. Bu yüzden de dahiler, halkın kavrayışsızlığından kurtulmak için, çağdaşlarının yeterli mesafeden yoksun olduğu gerekçesiyle, gelecek kuşaklar için yazılmış eserlerin ancak gelecek kuşaklar tarafından okunması lazım geldiğini düşünebilirler; tıpkı bazı resimlerin fazla yakından bakıldığında yanlış değerlendirildiği gibi.
Sayfa 96 - Yapı Kredi Yayınları, 31. Baskı, Çev. Roza Hakmen