Adalet, hak, hukuk nedir? Sorusuna:
İstanbul'un fethinden sonra Fâtih, umümi bir af ilan etmiş ve Bizanslı mahkûmları serbest bırakmıştı. Bunlar arasında iki alim filozof papaz da bulunuyordu Fâtih, onlara cezalarının sebebini sordu. Onlar da: "-Biz, Bizans'ın en ileri gelen papazları idik. Kralın zulmün den, işkencelerinden, yaptığı rezålet ve sefähatten dolayı
Sayfa 133 - Erkam yayınlarıKitabı okuyor
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
ötüken yayınevi
Reklam
Masallar, ilahiler, efsaneler, destanlar, türküler, ninniler, tiyatro, sinema ve edebi eserler: Halk arasında masallar çoktur. Masalların en meşhuru "Hangur" un hikayesidir. Türk mitolojisindeki tepegözü andırır. Demirciliğin dünyaya Kafkasya'dan yayıldığı hakkında ki rivayet ünlüdür. Halk arasında La Fontaine'in kendinden çok
Ardavirafname
l] Bir kez daha Çînvâd köprüsüne geldim. [2] Orada kötülerin ruhlarını gördüm. Ölümlerinden sonraki ilk üç gecede48 onların ruhlarına öylesine talihsizlikler, acı olaylar ve kötü şeyler gösteril­ mişti ki, dünyada asla o kadar kötülük görmemiş ve o derece sıkın­ tı çekmemişlerdi. [3] Kutsal Surûş ve tanrı Âzer’e sordum: “Bu ruh hangi insanın
Ardavirafname
8. Bölüm [Ay Ülkesi] [ı] ikinci adımı güzel sözle atınca mâh payeye [gökyüzünün, cennetin ikinci katı, ay ülkesi], güzel sözlerin yurduna vardım. Kutsalların ulu divanına erişip onları gördüm. [2] Kutsal Surûş ve tanrı Âzer’e, “Burası neresi ve bu ruhlar kimlerin ruhları?” diye sordum. [3] Kutsal Surûş ve tanrı Âzer, “Burası ay ülkesi ve bu ruhlar
Sayfa 90
_Binbir Gece Masalları'nı anlatan, Şehrazat’tır. _Eski zamanlarda Hint ve Çin diyarlarında hüküm süren Şehriyar ve Şahzaman adlı iki kardeş hükümdar, eşleri tarafından aldatılmışlar. Bu olayların etkisiyle Şehriyar, kendi ülkesinde, her gün bir kızla evlenip ertesi gün onu idam ettirir olmuş; bu yüzden vezirin güzel, bilgili ve akıllı kızı
Reklam
Trabzon, kıyıda demirlemiş, her biri aşağı yukarı ikişer grostonluk dört paslı askerî nakliye sefinesi ile, mazı ve akçaağaçlar içinde âdeta kaybolan Fâtih Câmii ve çevresindeki, herbiri mütevâzı birer mimârî şâheseri olan küçük evler ile, başta Zağnos Paşa’nınki olmaküzere taş köprüleri ve nice câmi ile, Küçük Ayvasıl Kilisesi, hükümet binâları,
Sanat Felsefesi, Estetik, Schiller, Ressamlar
_Alçak bir takım ihtiyaçların tatmini için kullanılan yetenek, güya artistik bir şekil verir kirli bir muhtevaya. Sanatçı, zayıflık ve kötülükle insanları aldatır ve kendilerini aldatmalarını kolaylaştırır. Sahtekârdır çünkü manevî susuzluklarını temiz bir kaynaktan doyurduklarına ikna eder onları. Sanat’ın nimetinden mahrum kalınan böyle zamanlar
Sizin hayatı ve şarabı sevdiğiniz kadar ölümü seven bir orduyla geldim.
"Allah yolunda cihada çıktığım bir gece benim için, bir düğün gecesinden veya bir oğullla müjdelenmemden daha sevimlidir" Bu sebeple onun en çok korktuğu şey yatağında ölmekti. Hayatını at sırtında kılıç sallayarak geçiren bir insan için yatağında can vermekten daha acı bir şey olamazdı O Allah Resulü ile aynı safta çarpışmış riddet hareketine katılanları kahretmiş, İranlılara ve Rumlara karşı üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmişti. Böyle bir kahraman için yatakta can vermek elbette üzücü olurdu. Bu nedenle son anlarında gözyaşları eşiğinde şöyle diyordu: "Birçok olaya şahit oldum. Sayısız mücadelelere girdim. Vücudumda kılıç mızrak veya ok darbesi almadık yer kalmadı. Sonunda işte gördüğünüz üzere bir deve gibi yatağında ölüyorum... Kahrolsun korkaklar...!" Bunlar ancak Halid gibi bir kahramanın ağzından çıkabilecek kelimelerdi...
_Tanrı, "Işık hızından daha hızlı gitmeyeceksiniz!" deseydi mesela. Halk da, bu buyruğun ne hakkında olduğunu bilmiyoruz ama tüm diğer buyruklar gibi ona da uyuyoruz mu diyecekti? Anlamadan körü körüne bir şeye bağlanmak bağnazlıktır. Gelecekte karşımıza Maxwell çıkar ve bizi manyetizma ve ışık hızı hakkında aydınlatır mı diyeceklerdi?
Reklam
BABİL'İN DÜŞÜŞÜ
Vahiy 17:1-3 ve Vahiy 21:9-10'da sözü edilen iki kadından biri gelin, diğeri ise büyük fahişe olarak adlandırılır. Vahiy 17:1'de şöyle yazılıdır: "Yedi tası alan yedi melekten biri gelip benimle konuştu: “Gel!” dedi. “Sana engin suların kenarında oturan büyük fahişenin çarptırılacağı cezayı göstereyim." Vahiy 21:9'da
Sayfa 102 - AKARSU YAYINLARIKitabı okudu
31 Mart Vak'ası veya 31 Mart Hadisesi olarak tarihe geçen olay yakın tarihimizin en tartışmalı konularından biridir. (...) 24 Temmuz 1908'den itibaren iktidar, resmen ve hukuken olmasa da, fiilen İttihat Terakki'ye geçmiştir. Her ne kadar doğrudan iktidar olamasa da dolaylı yollardan, çeşitli yönlendirmelerle, iktidarın
bir çiçek bahçesinde geceye durgun kalışın yağmur sıcağı gibi öptüm sonsuz gidişinden. Saçlarının seyriyle seni yolları aşklara davul çalıp çağrılmış yalnızlarla dolduran akrepleridir duygunun. Karanlık ordulara güneşsiz sokulan bunlar canlanınca ne ateş kirli taşlar ne böcek şakakların sıcağında kuytu bir büzülüp ölecek sabahsız kuşlara koşarsa durur mu evreni omuzlarında bahar şenlikleriyle. Sürdüren ellerini yangın borularında şaşkınlıkla başladı bu atlar bu savaşlar insan buluşlarından burda biter düğün. Gidilir mi evin soğuğuna çölün sıcağından gemilerimiz saklanır. Ağzımızda bir aşk kaçışı vardır buluşmaların saplandık tadına. Durduk alnında yüreğe vuruşların yollar sellere gider. Açılır parklar artık kuşlar dağılır bir aşkı gözyaşlarıyla bulvara çağırmak hiç keseye mi kalır çizildi yalnızlar. Senin gelişin ne de süvari köprünün diplerinde geçer üstümüzden yağmur alan donanmalar. Kürek sesleriyle koşu bitince aşk bir yorulmadır kaçılmaz kırbacından sayılır günü geçmiş anlar boşalan hangi tüfeğin arkasından oturur iki bakış ormanından gerilip bir masaya kollar uzayıp uzaya giden akrebe katlanıp zincire gelmeyen yolcular bu bizim sesimiz denizlere ateş gibi eller açılır ortasından su konuşmaz toplanmaz kuşlar. Ne kazandık yaşamamızdan biz harcandık anam hem kelimesiz kapandık sevgi ektik. Sonsuz seçtik. Beğendik. Ama toprağı kazandık sevinçle kaçın kurtulun ölümlerinizle. Yalnızlıkla ben kaldım sevindiniz işte alın koşturun. Aha size son atım
buhari, hayz 6..
Humeyni'nin sözleri ve idamlar, ateşli tartışmalara yol açıyor. Bir toplantıya giderken yolda, üzerinde kadınlara yüzmek yasaklansın» yazan bir levha taşıyan bir kadına rastlıyorum. Bir kadının devletten, ona ve hemcinslerine yüzmeyi yasaklamasını istemesi garibime gidiyor. Yüzünü gözünü siyah bir çarşafla örtmüş, levhayı tutan eli bile
66 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.