328 syf.
7/10 puan verdi
Şiddetli bir çocukluk geçirmiş Bianca, artık 23 yaşına gelmiş bir kabin görevlisidir. En yakın arkadaşı Stephan bir homoseksüeldir ve Bianca'nın sahip olduğu tek ailedir. James ise yaşı belirsiz oteller sahibi milyarder çocuğumuz... O da ailesini 13 yaşında trafik kazasında kaybetmiş. Adam tam bir BDSM'ci. Bunun neden kaynaklandığını da ailesinin
Uçuşta
UçuştaR. K. Lilley · Aspendos Yayıncılık · 2014428 okunma
Son gördüğüm halüsinasyon da, kantinden aldığım ve epeydir açık zeytinleri yedikten sonra olmuştu. Deneme yapmaya karar verdim ve buzdolabını açıp, plastik ambalajı içindeki zeytinlere uzanıyordum ki, açık kısmının bir bölümünde matlaşmış olmalarına mukabil, diğer kısımda zeytinlerin yağ dökülmüş gibi ve pırıl pırıl olduklarını gördüm. Evet; yine ben yokken koğuşa girmişlerdi. Bir parça ekmekle 5-6 zeytin tanesini ağzıma attım; ve yutmamdan, 5-6 metre ötedeki bahçe kapısına gidene kadar, tesiri hissettim. Bahçeye çıkmaksızın bir sigara yaktım ve o ânda karşı duvarda, açık arabalara binmiş geçen silâhlı askerleri silüet hâlinde gördüm. Sonra, deforme insan suratları falan filân. Duvarda, başkasının alelâde olarak göreceği tabiî veya kasden atılmış çizgilere, hayâlim kolayından suret giydiriyordu; ama benim irade ve isteğimle değil. Şuurlu bir şekilde, etkilenmeden öyle seyrettim. Birkaç dakika sürdü. Bahçeye adım atmıştım ki, şöyle bir durum: Yarı belinize kadar denize girdiğinizi düşünün. Dalganın gelişi ve çekilişi boyunca, siz de ritmik bir şekilde öne arkaya salıncaklanıyorsunuz. Gözünüzü yumun. Gözünüz yumulu da olsa, denizde olduğunuzu yaşıyorsunuz ve tahayyülden fazla, denizi görüyorsunuz. Şu ânda oturduğunuz yerde gözünüzü yumun; çevreden sizde ne var? İşte öyle. Fakat benim anlatmak istediğim, bu hâlden fazla ve şuur kaybı olmadığı için gerçekten eksik bir görüş. Evet; bahçeye adımımı atar atmaz, dalgalı bir suya girdim. Suyun geliş gidiş ritmi içinde, bir-iki adım öne, bir-iki adım geriye, salınıyorum. Burası, bahçe olduğunu bildiğim için havuz diyorum, ama yaşadığım, deniz…
Reklam
288 syf.
·
Puan vermedi
Üçlemenin ilk kitabı... Kanuni'nin padişah oluşundan Belgrad ve Rodos'un fetihleri ve Mohaç Savaşına kadar geçen süreci kapsıyor kitap. Üç farklı kişinin ağzından gidiyor. Birincisi Sultan'ın kendisi. İkincisi Pargalı İbrahim Paşa, üçüncüsü ise son kitapta başrolde olan ve benim de çok sevdiğim Osmanlı'nın Türkmen Teşkilat Reisi olan Vehimi Orhun Çelebi... Kitabın edebi dili gayet iyi. Akıcı, merak uyandırıcı.. Karakterler oldukça canlı. Kimler yok ki? Kanuni, Pargalı, Hürrem, Piri Mehmed Paşa, Fransua, Janoş, Bali Bey, Ayas Paşa, Behram Paşa, Şeyhülislam Yahya Efendi, Hayırhay, Arnavut Ahmet Paşa, Şehsuvaroğlu, Ferhat Paşa ve hayali bir karakter olan Vehimi... Kitap aslında bir tezi de koyuyor ortaya. Yeniçeriler ve devşirme vezirlerle ilgili bu tez. Yazar Türkçü/Türkmenci bir görüş içinde. Pek çok durumda buna katılmamak elde değil. Özellikle babası İtalyan annesi Rum olan devşirme Pargalı İbrahim'le ilgili menfi şeyler anlatıyor. Kendi ikbali için Osmanlı'dan yana asla samimi değil görüşünü veriyor.
Kanuni
KanuniOkay Tiryakioğlu · Timaş Yayınları · 20131,063 okunma
" Kadın araştırmaları" kadınların genelde insanlığın şaheserlerini okumaktan çok kadınlarca yazılmış alelade ya da marjinal kitapları okumalarına yol açmaktadır... Bu ölü bir gayedir, en basitinden, kadınları insan ırkının ana düşünüş damarından kopartma tehlikesini içerir. Bu tür kültler ( tapınma nesneleri ), aynı zamanda gençlerin zamanlarını boşa harcamalarına neden olabilir; gençler insanlığın kültürüne çetin ve önemli konuları araştırmak yerine feminizm hakkında en son çıkmış kitapları okumaya yönelebiliyor. Böyle cevap veriyor ünlü İngiliz kadın romancı - filozof Iris Murdoch kendisinden görüş soran bir yazara.
Sayfa 199 - David Brooks, Backward and Upward, Vintage Books, 1996, s 45 - 46Kitabı okudu
Nasıl ki küçük cisimler, gözümüze yakın tutulduklarında görüş alanımızı sınırlar, tüm dünyayı örterlerse; en yakın çevremizdeki insanlar ve olaylar da, son derece önemsiz ve değersiz olsalar bile, dikkatimizi ve düşüncelerimizi gereğinden çok, üstelik de hoş olmayan bir biçimde meşgul ederler ve önemli düşünceleri ve olayları uzaklaştırırlar.
15- Kadınlarınızdan fuhuş yapanlara karşı aranızdan dört erkek şahit isteyin; eğer şahitlik ederlerse, o kadınları ölüm alıp götürünceye yahut Allah onlara bir yol açıncaya kadar evlerde tutun (hapsedin). 16- İçinizden fuhuş yapan iki tarafa (erkek ve kadına) eziyet edin; eğer tövbe edip kendilerini düzeltirlerse, artık onlardan vazgeçin (eziyet
Reklam
Buraya, Mamak Cezaevine gelmeden iki gün önce babamla konuştum. Burada görüş olmadığını söyledim. "Belki bir daha görüşemeyiz baba, bu son görüşmemiz olabilir." dedim. Çok üzüldü. "Ben bir adamını bulurum." dedi. Kalktı. Sendeledi. Düştü yere. Gözleri bana dikilmişti çıkardılar. Ağzından kan gelmiş dışarıda, ağlıyormuş. Üzüntüden mide kanaması geçirmiş. Hastaneye kaldırmışlar. Annem geliyordu ara sıra. Sinan'ı ve Alpaslan'ı iyi tanırdı annem. Görüş günleri hep onları anıp ağlıyordu, beni bırakmıştı artık, onlara ağlıyordu. Gülünün Solduğu Akşam, Erdal Öz (Sayfa 87)
İyi geceler sevgili okurlar. Bir konuda yardımınıza ihtiyacımız var. Dün paylaştığımız gibi "En aktif okurlar" -yeni ismiyle "En iyi okurlar"- listemiz artık okur puanına göre listeleniyor. Puan hesaplamasında da değiştirmeler yaptık. Kitap incelemeleri ve bunlara gelen beğenilerin daha yüksek katkı sağlamasına yönelikti bunlar. Son durumda ise "En İyi Okurlar" listesi ile ilgili üç farklı görüş var ortada. Birincisi: Bu liste kalksın. Çünkü bu şekilde okurları "iyi" gibi göreceli bir kavramla aynı listeye koymak hoş değil. Ayrıca bu listenin varlığı bazı okurları birinci sayfaya çıkmak için bazı nahoş şeyler yapmak zorunda bırakıyor. İkincisi: Liste bu haliyle kalsın. Fakat isteyen okur ayarlardan listede yer almasın. Üçüncüsü: Listede sorun yok, bu haliyle kalsın. Gece gece başımıza icat çıkarmayın. :) Sizden ricamız aşağıdaki ankette oy kullanarak bu görüşlerden hangisinin daha mantıklı olduğunu bize bildirmeniz. Zira en iyi geliştirici kullanıcıdır. Ayrıca konu ile ilintili yorum yaparsanız seviniriz. Anketimiz: strawpoll.me/5008205 (Dipnot: Anket yarın bu saate kadar yayında kalacaktır. En az 100 oy kullanılması durumunda sonuca göre işlem yapılacaktır. Aksi takdirde kafamıza göre bir seçim yapacağız. :) )
520 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Yazardan son derece güzel bir roman daha. Luc Soubeyras ve Mathieu Durey okul zamanlarından beri yakın olan iki arkadaştır. Zamanında rahip olmak için okuyan bu iki adam polis olmuştur ve biri Ahlak Masasına diğeri de Cinayet Masasına bakmaktadır. Bir gün Luc'un intihar ettiği haberi gelir. Komadadır. Mathieu intihar ettiğine inanmaz ve en son çalıştığı işi araştırmaya başlar. Bu bir cinayettir ve oldukça garip bir cinayettir. Buna benzer cinayetler Estobya ve İtalya'da da işlenmiştir. Ölüme yakın negatif deneyim geçiren insanların şeytanı gördüğü ve artık ondan sonra suçlar işlemeye başladığı şeklinde bir görüş vardır. Bu insanlara Işıksız denmektedir. Ancak şeytana tapan Köleler adlı bir örgüt bunları aramaktadır. Acaba bu üç cinayet şeytanın eseri midir yoksa gerçek bir insanın mı? Herkes işin içinde bir şeytani düzenek olduğunu düşünür. Katil gerçekten şeytani biridir ve hiç beklenmeyen bir isimdir? Acaba Mathieu hayatta kalabilip katili yakalayabilecek midir? Soluksuz okunan bir roman.
Şeytan Yemini
Şeytan YeminiJean-Christophe Grangé · Doğan Kitap · 20196,3bin okunma
335 syf.
8/10 puan verdi
Osmanlı Türk modernleşmesinin temellerine bir yolculuk olarak okunabilecek, ilk yayın tarihi 1983 olan bir eser. Ben İletişim baskısını okumuştum. Türkiye Cumhuriyeti ile Osmanlı arasında bir kopuştan daha çok bir devamlılık araştırması olarak okunabilecek bir eser. Ki bu yaklaşım son dönem büyük Osmanlı tarihçileri arasında oldukça populer bir görüş. Siyasi bir bakış açısından uzak, bilimsel bir çıkış noktasından yazan yaşı da kemale ermiş çok sayıda tarihçi var bu tezi yazan. Tabi bir de şunu not düşmek lazım çok satan (yazarın da bazı kitapları bu şekilde gibi bir izlenim var bende) popüler tarih kitaplarından biri olarak görmemek lazım bu eseri.
İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı
İmparatorluğun En Uzun Yüzyılıİlber Ortaylı · KronikKitap · 20182,388 okunma
Reklam
İki Zıt Görüş Umumiyetle sanatta ve bilhassa edebiyatta birbirine zıt sayılan iki görüşe rastlanmıştır. Birinde sanatçı veya edebiyatçı müşahede ettiği eşyaya, vakıalara ve insanlara kendi “ben”inin merceğinde bakar ve onları kendi görüşüne göre değiştirir. Bu çeşit esere onu yaratanın süjesi(nefsi, kendisi) hâkim olduğu için sübjektif sıfatı
DUYDUN MU? Karagözlüm, kavuşmayı beklerken, Ayrılığın vakti geldi, duydun mu? Beraberce diktiğimiz çiçekler Açılmadan önce soldu, duydun mu? İçimde acıdan ırmaklar çağlar; Gözlerim yaş dolu, gönlüm kan ağlar. Tatlı hatıralar, sıcak sevdalar Hakikatsiz rüya oldu, duydun mu? Kara talih ile olunmaz yarış; Eğer küskün isen gitmeden barış Belki son ayrılık, belki son görüş Kavlimiz yarıda kaldı, duydun mu? Çok olur dağların karı-kıcısı, Böyle imiş alnımızın yazısı Bu mevsimsiz ayrılığın acısı... Ok vurdu sinemi deldi, duydun mu? KARAKOÇ’um, kalbim yara, dilim lâl... Ömrümün ufkunu sardı bir melâl Beslediğim umut, kurduğum hayal İçime ateşler saldı, duydun mu?
http://www.siirperisi.net/siir.asp?siir=4160
576 syf.
9/10 puan verdi
Birçok araştırma- inceleme kitabı gibi İblisin Kıblesi de internet başında okunacak kitaplardan. Yazar siyasi konjonktürü o kadar detaylı okumuş ki yaşanılan olayları kronolojik olarak sıralarken aradaki bağlantıyı kuran zincirleri asla kopartmamış, okuyucuya bir nevi trafik işaretleri gibi gideceği yönleri belirtmiş. Bazı kitaplar; yürüyen merdivene binmek gibidir, bir kez adım attınız mı siz istesenizde istemesenizde sizi gideceği yöne doğru çeker. İblisin Kıblesi de o tarzda bir kitap. ÖZellikle bir çok açıdan çöküşlere tanık oldğumuz son yılları anlamak açısından rehber olabilecek nitelikte bir kitap şimdiden iyi okumalar. ( Okuyan okurlar tartışmak ister veya görüş belirtmek isterse mail atmaları rica olunur. )
İblisin Kıblesi
İblisin KıblesiCengiz Özakıncı · Otopsi Yayınevi · 2008284 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.