Yaşamı birbiriyle çelişen iki farklı yön kazanmıştı. Gündüzleri harıl harıl çalışmak, geceleri istirahat edip huzur bulmak. Hem de özel bir tarzda "suskunluk koşkü"ne sığınmak. Oraya bu ismi o vermişti. Çünkü orada konuşmak yasaktı. Geceleri belirli saatte ikinci bir şahıs bir gölge ya da ruh gibi ona işleyince, kendi felsefi düşüncelerine dalıyordu.