Gerçekliğin uzağında, yaşamı daha çok kafasının içinde, kitaplardan başka hiçbir şeyi hayatına almayan profesörün, zamanla değişen tutumları doğrultusunda konu ilerliyor. Tabi değişimden kaynaklı profesörün hayatına birçok kişi giriyor. Yazarın dikkat çeken noktası diğer karakterlerinde ana karakter gibi büyük öneme sahip olması ve her karakterin gözünden olaylara bakıyorsunuz ve yorumluyorsunuz. Böylelikle diğer karakterleri kolaylıkla anlayabiliyorsunuz. Her karakter kendisine has bolca soyutlamalarla dolu. O soyutlamalar, parçalanmış dünyada sirayet eden değişik tipler, durağan anlatımındaki kaosluk... yazarın bunu yapması, çok ayrı bir zeka !
Hele ki kitabın son 100 sayfası tekrar tekrar okunup altı çizilmelik paragraf gruplarından oluşuyor.
Bir çırpıda okunacak kitaplardan kesinlikle değil, yavaş ilerleyen her cümlesi beyin fırtınası yapmanızı gerektirten, özellikle okuyucu kesimin belli olgunluk düzeyinde olması gerektirdiği inancındayım.
Şunu da mutlaka belirtmeliyim. Bu kitabın çevirmeni Ahmet Cemal, Oğuz Atay'la tanışması sayesinde kitabı bize erken kazandırmış. Tabi bu tanışma ani ve Oğuz Atay'ın bu kitabın ingilizce çevirisinden okuduğu hayranlık nezdinde çevirmeni rakı masasına çağırıp kendine has konuşma tarzıyla ikna çabalarına girişmiş. Bu bile kitabın okunması için en önemli sebep ! Ayrıca, önsözde, çevirmenin Oğuz Atay'la vakit geçirdiği küçük bir kesite tanık olmak sizin tebessüm etmenizi vesile.
Mutlaka okunması gereken kitaplardan !