304 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Richard Leppert
Richard Leppert
,
Nü
’de tarih boyunca, toplumun kadın ve erkek bedeni üzerindeki bakışını inceliyor. Antik pagan dünyasında yüceltilen erkek bedeni ve Hıristiyan ikonografisinde kötülenen, aşağılanan kadın bedenini karşılaştırıyor. Çıplak erkek bedeni; gücün sembolüdür, savaşçı rolüne bürünür. Dini sahnelerde ise aziz konumuna yükseltilir. Çıplak
Nü
Richard Leppert · Ayrıntı Yayınları · 202015 okunma
211 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
34 saatte okudu
Hayat, efsaneyi takip eder..
Okuduğum zaman kitabın içinde kaybolduğum, gerçek hayata tamamen kulaklarımı tıkayıp onun dünyasında yaşadığım nadir yazarlardandır Orhan Pamuk...Açıkçası henüz okumadığım bir çok kitabı olmasına rağmen okuduğum her bir kitabı bana farklı bir dünyaya kapı açtı benim için.. Okurken düşündürdü, hüzünlendirdi, sorgulattı ki, benim için bir romanda bu
Kırmızı Saçlı Kadın
Kırmızı Saçlı KadınOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 201950,9bin okunma
Reklam
Vakti ile bir padişah, kendisine bir vezir bulmaya karar verir ve kocaman bir kapı yaptırır. Yaptırdığı kapının ortasına da onlarca kilit taktırır. Kimi kilit , kimi halka kilit derken baştan aşağı her yere kilit dolar ve sonra vezir adaylarını bir bir çağırır. İlk giren adama sen der, benim vezirim olmak istiyorsun değil mi? O da evet der. Eğer benim vezirim olmak istiyorsan şu kapıyı anahtar kullanmadan, levye kullanmadan hiçbir alet edevat kullanmadan açmanı istiyorum. Vezir adayı döner bakar kapıya. Padişahım bu mümkün değil! Kaldı ki anahtar bile olsa bu kapıyı açmak saatler sürer, der. Padişah, peki sen sık öteki gelsin der. Öteki gelir, padişah ona da aynısını söyler. O da efendim anahtar bile olsa deyince, tamam tamam der padişah, çık öteki gelsin öteki gelsin derken hepsi gelir, en son vezir adayı girer içeri. Padişah, "sen vezir olmak istiyor musun?" Diye sorar "evet " der vezir adayı. Peki, eğer vezir olmak istiyorsan şu kapıyı anahtarsız, levyesiz hiçbir alet edevat kullanmadan açmanı istiyorum. Adam, kapıya şöyle bir bakıp döner ve padişaha, devletli Sultanım aslında aklım der ki bu kapı böyle açmaya açılmaz lakin bize itmek düşer. Elini şöyle kapıya uzatıp hafif dokunarak ittiğinde kapının açılı verdiğini aslında bu kilitlerin hiçbirinin kapalı olmadığını görür. Bütün kilitler açıktır ve adam padişahın veziri olur.
Kaybolmanın en çetrefil yanı...
Kaybolmak bahsini düşünürken iki cümle kafamın içinde dönüp duruyordu: Hayatın en çetrefilli meselesi, çözülmesi en zor sırrı gerçekte kim olduğumuzdur. Çünkü herkes hayatının bir yerinde kaybolur. Kaybolmak, karmaşık ve çok katmanlı bir süreç. Herkes kendi labirentinde kayboluyor ve o labirentin duvarlarını günümüz kapitalizmi, geçmiş yaşantılar, tüketim alışkanlıkları, aile yapıları, yabancılaşma, kariyer ve rekabet, kökenler ve daha başka olgular yükseltiyor. Bu kadar karmaşık olunca insan nerede kaybolduğunu çok kolay hatırlayamıyor. Sinsi bir hastalık gibi son evreye geldiğinde ne olduğunu anlıyorsun. Doğal olarak benliğini bulabilmek için, yeniden hatırlayabilmek için canhıraş bir çabayla her yere bakman gerekiyor. Her şeyi sorman, sorgulaman, gözden geçirmen gerekiyor. Varoluşunun bütün katmanlarını dolaşmak zahmetli bir iş. Kaybolmayı bu kadar can yakıcı ve çaresiz hale dönüştüren de geriye dönmenin zorluğu.
500. okuyuşum her defasında sıkılmadan okudum.
"Ben de senin gibiyim," dedi. "Her şeyi hatırlıyorum." Bir saniyeliğine durdum. Her şeyi hatırlıyorsan eğer, demek geldi içimden, ve gerçekten benim gibiysen, o zaman, yarın gitmeden önce ya da tam taksinin kapısını kapatmak üzereyken, diğer herkese hoşçakal demişken, yaşamda söylenecek hiçbir şey kalmamışken, o zaman, sadece bu kez, bana doğru dön, sadece bir jest ya da sonradan aklına gelmiş bir şey olsa da, seninle beraberken benim için her şeyden değerli olan, o zamanlar yaptığın gibi, yüzüme bak, göz göze gel ve adınla çağır beni.
Akşam yemeği masasına gelip gelmeyeceğini bilmemek bir işkenceydi. Ama katlanılabilir bir işkence. Onun gelip gelmeyeceğini sormaya cüret edememekse gerçek bir azaptı. Bir gece onu aramızda görmek umudunu hemen hemen yitirmişken, yüreğim yerinden oynayarak birden onun sesini duymak yahut sandalyesinde otururken görmek, serpilen zehirli bir çiçek
Reklam
250 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.